14 Ağustos 2009 Cuma

ANAYASA YAPMAK

ANAYASA YAPMAK

Özgürlükleri kısıtlayan yasakçı 1982 anayasanın bir çok maddesi bu güne kadar değişti.

Yinede halkın büyük çoğunluğu (bende) yeni bir anayasa yapılmasını istiyor.

ANCAK BU ANAYASA NASIL VE KİMLER TARAFINDAN YAPILACAK?

“ANAYASALARI” nasıl ve kim yapar?,

“ANAYASALARI” yapıldığı sırada ülke yönetimde egemen olan “ERKİ ELİNDE BULUNDURAN” güçlerin siyasi düşüncelerini yansıtır.

1 - 1921 ve 1924 ANAYASALARI,

Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, o günün koşullarına ve tek parti iktidarına uygun olarak yapılmıştır.

Çok partili döneme geçildikten sonra Demokrat parti 1950 yılında, tek parti dönemindeki seçim yasasına göre TBMM de aldığı oy oranının çok üstünde bir çoğunlukla iktidar oldu.

O dönemde anayasada kuvvetler ayrımı ilkesi yoktu.

Çıkarılan yasaların “ANAYASAYA” uygun olup olmadığına karar verecek “ANAYASA MAHKEMESİ”

İktidarda olan partinin;

Yaptığı harcamalarını denetleyecek “SAYIŞTAY”

Yaptığı haksız uygulamaları denetleyen “DANIŞTAY” yoktu.

TBMM de çoğunluğu elinde bulunduran DP istediği gibi davranıyor, istediği yasaları çıkarıyor, devlet bütçesini istediği gibi, istediği yerlere harcayabiliyordu.

Muhalefeti kısıtlayabiliyor, basın üzerinde baskı kurabiliyordu.

2 – 1961 ANAYASASI

Ülkemizde demokrasi yok oluyor, tek parti diktatör yönetimine gidiliyor diye 27 mayıs 1960 da askeri müdahalesi ile DP iktidarı devrildi.

Yönetime “ASKERLERDEN OLUŞAN MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ” geldi.

ÜNİVERSİTE, SENDİKA, MESLEK ODALARI, HUKUKÇU BİLİM İNSANLARINDAN ve toplumun bütün kesimlerinden, oluşan bir “ANAYASAYI YAPACAK BİR KURUCU MECLİS” oluşturuldu.

Kurucu meclis, 10 yıllık tek parti iktidarında olanları dikkate alarak,

Siyasi iktidarlar çoğunluğum var, istediğini yaparım demesin, Anayasa ve yasalara aykırı hareket edemesin, bir daha çok partili demokrasi kesintiye uğramasın diye anayasada “KUVVETLER AYRILIĞI” ilkesi benimsendi.

Çıkarılan yasaların Anayasaya aykırı olup olmadığını denetlesin diye “ANAYASA MAHKEMESİ,

Siyasi iktidarların keyfi uygulamaları olmasın diye DANIŞTAY,

Devlet bütçesinin yasalara uygun kullanılıp kullanılmadığını denetlesin diye SAYIŞTAY,

Yerel mahkeme kararlarını denetlesin diye “YARGITAY” kurulmasına karar verildi.

Kurulacak fabrikalar siyasi iktidarların istedikleri yere değil, ülkenin dengeli bir gelişme ve kalkınması için uygun olan yerlere kurulsun, insanlar iş bulmak için doğup büyüdükleri yerleri terk etmesin diye “DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI (DPT)” kurulması öngörüldü.

İktidara gelen siyasi parti kendi çıkarları için kullanmasın, halk gerçekleri öğrensin, RADYOLAR (o zaman TV yok) tarafsız olsun, siyasi iktidarlar müdahale edemesin diye “TRT ÖZERK” oldu.

“BASIN” tarafsız olsun, doğruları hiç çekinmeden yazsın diye “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ” benimsenerek, “BASIN HÜRDÜR, SANSÜR EDİLEMEZ” diye anayasaya hükmü kondu.

Çalışanların haklarını koruyan “GREVLİ, TOPLU SÖZLEŞMELİ SENDİKAL HAKLARI” kabul edildi.

Topraksız köylü için “TOPRAK REFORMU” öngörüldü.

“Sosyal güvenlik yasası” kabul edildi.

Halk anayasada yer alan haklarına sahip çıkmaya, kullanmaya başlayınca, o güne kadar devlet olanakları ile zengin olan ve ülke yönetiminde yıllardır söz sahibi olan “FABRİKA SAHİPLERİ, SERMAYE KESİMİ, TOPRAK AĞALARI, ŞIH VE ŞEYHLER” bundan memnun olmadılar. Kendilerinin destekleyip iktidar yaptığı AP iktidarda olsa bile anayasa ile verilen hakları demokratik bir dönemde geri alamayacaklarını anlayınca,

12 mart 1971 askeri muhtırası ile, AP iktidarının devrilmesini sağladılar.

“BU 1961 ANAYASASI HALKIMIZA ve ÜLKEMİZE BOL GELDİ” dediler.

ANAYASA ve YASALARDA” kendi istedikleri değişiklikleri yapacak bir hükümet kurdurdular.

Bütün ülkede sıkıyönetim ilan edildi.

İşçi - emekçi önderleri, aydın, sanatçı, bilim insanı demokrat binlerce kişi cezaevlerine atıldı, işkencelerden geçirildi.

Ama bütün bu baskı, sindirme ve işkenceler halkı yıldırmadı.

Yapılan ilk seçimlerde, “12 MART ASKERİ DARBESİNE KARŞI ÇIKAN, DEMOKRASİYİ ve EMEKÇİ HAKLARINI” vaad eden CHP en fazla oyu alıp birinci parti oldu.

Bütün baskı ve sindirmeyi, “MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETLERİ” ile bile başaramayınca, ülkemizde terör, kimliği meçhul cinayetler ve anarşi alabildiğine arttı.

Bunu bahane edip “ülkemizde can güvenliği kalmadı diyerek “12 EYLÜL 1980 de ASKERİ DARBE” yapıldı.

Parlamento ve siyasi partiler kapatıldı.

Her türlü demokratik hakkın kullanılması, hak arama yasaklandı.

12 mart 1971 askeri muhtırasından çok daha kötü bir şekilde yine işçi - emekçi önderi, aydın, sanatçı, bilim insanı demokrat binlerce kişiyi cezaevlerine atıldı, işkencelerden geçirildi.

3 – 1982 ANAYASASI

“ASKERİ KONSEY” tarafından yeni bir anayasa yapmak üzere “DANIŞMA MECLİSİ” oluşturuldu.

Hak arama ve örgütlenmeyi olanaksız kılan tamamen “YASAKÇI BİR ANAYASA” yaptırıldı.

Anayasa halk oylamasına sunulurken aleyhine konuşmak yasaklandı. Anayasa “HAYIR” denirse askeri yönetim devam edecek denildi.

Halk, aleyhte konuşmak yasak olduğu, doğruları öğrenemediği ve “askeri yönetim devam etmesin” diye anayasaya evet oyu verdi.

Bu yasakçı anayasanın bir çok maddesi siyasi partilerin uzlaşması sonucu 1990 dan sonra değiştirildi.

Ancak anayasada hala daha anti - demokratik hükümler yer almakta.

4 – YENİ SİVİL ANAYASA

Bu gün “AKP, SİVİL ÖZGÜRLÜKÇÜ YENİ BİR ANAYASA” yapalım diyor.

Peki nasıl yapılacak?

AKP diyor ki; TBMM de yapılsın.

Eski TBMM başkanı sayın Köksal TOPTAN, yeni bir anayasayı TBMM değil “YENİ ANAYASAYI KURUCU MECLİS YAPMALIDIR” demişti.

“Acaba bunun için mi yeniden TBMM başkanlığına aday gösterilmedi?”

Bu gün, siyasi partiler ve seçim yasası demokratik mi?

Son seçimlerde parlamento “TBMM” partilerin aldıkları oya göre demokratik bir şekilde mi oluştu?

Eğer % 10 barajı olmasa, seçim yasası demokratik olsaydı, 22 temmuz 2007 seçimlerinde;

AKP nin aldığı % 47 oy ile TBMM de bu gün 338 milletvekili değil 258 milletvekili olacaktı.

Yani tek başına iktidar bile olamayacaktı.

Üstelik 27 mart 2009 yerel seçimlerinde oyu % 38 e düştü ki, bu tüm seçmenlerin 1 / 3 nün oyudur.

Kimin milletvekili olacağına liderler değil parti üyeleri karar verseydi, şu anki milletvekilleri yerine “her partide” belki de başkaları milletvekili olacaktı.

Bu kişiler liderlerinin değil halkın taleplerine göre hareket edeceklerdi.

Bu gün aldığı oy oranı ile TBMM de hak etmediği bu çoğunluğu sahip olan AKP sanki gerçekten “HALKIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU TEMSİL EDİYORMUŞ” gibi yeni bir anayasayı yapmak istiyor.

“DEMOKRATİK BİR SİYASİ PARTİLER VE SEÇİM YASASI YOKSA, KİMİM MİLLETVEKİLİ OLACAPINA HALK DEĞİL LİDERLER KARAR VERİYORSA, % 10 SEÇİM BARAJI VARSA, BAZI PARTİLERE HER YIL “SEÇİM ZAMANI 2 KAT” DEVLET BÜTÇESİNDEN TRİLYONLARCA PARA AKTARILIYORSA, OY ALMAK İÇİN İKTİDAR PARTİLERİ YSK NU BİLE DİNLEMEDEN DEVLET OLANAKLARINI KULLANIYORSA” seçimler sonucu parlamento demokratik bir şekilde oluşabilir mi?

Eğer bütün bunlar olmasa bile “YENİ BİR ANAYASA” parlamento tarafından değil,

Siyasi partilerin temsilcilerinin de olduğu ama çoğunluğunu “üniversiteler, meslek odaları, demokratik kuruluşlar” toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurucu bir meclis tarafından yapmalıdır. 13.08.2009

BENCE OY KAYBEDECEK !

BENCE OY KAYBEDECEK !

SİGARA gerçekten çok zararlı kötü bir alışkanlık.

Ben sigarayı bırakmasa idim ya sürünüyordum veya ölmüştüm.

Kapalı “kahvehane, lokanta” gibi yerlerde sigara içildiği için giremiyordum.

Bu nedenle sigara yasakları benim için iyi oldu.

Benim gibi sigarayı bırakmış olanlar ve içmeyenlerde bu yasakları desteklediler.

Peki bu yasaklar tavizsiz uygulanırsa ne olacak?

Yasaklar nedeni ile tiryakiler sigara içmekten vaz mı geçecek?

Yoksa yasaklar için iktidara tepki mi gösterecekler?

Yasaklardan memnun olmayan “hem de sayıları milyonları bulan” insanlarda var.

SİGARA TİRYAKİLERİ; Sigarayı bırakmak istediği halde bırakamayanlar, ne pahasına olursa olsun sigara içmeye devam edecekler.

KAHVEHANE ÇALIŞTIRANLAR; Mahalle kahvelerine genelde sade vatandaşlar, işsiz, orta ve düşük gelirli kişiler gider. Çünkü, maddi durumları elvermediği için gidecek başka yerleri yoktur.

Ya evde oturup TV seyredecekler veya kahvehaneye gidip birkaç el okey veya kağıt oynayacaktır.

Kahvehaneye sadece oturmaya gelenler en fazla 1 veya 2 şer çay içerler.

Ama oyun oynarlarsa en fazla 30 dakika süren her parti (oyun) için en az 4 çay parası verirler.

Hatta bazı kahvehanelerde hem bir şey içmek zorunludur hem de her saat için para alınır.

Şimdi mevsim yaz. Tiryakiler oyuna ara verip dışarıda sigara içebiliyorlar.

Peki kışın nasıl olacak? Yağmur, kar yağdığında, soğuk havalarda dışarı nasıl çıkacak?

Eğer müşteriler kahvehanede sigara içemiyorsa gitmez.

Kahvehanelerin çoğu kapanır.

Bu durumda sadece kahvehane sahipleri değil buralarda çalışanlarda işsiz kalır.

Ayni durum “DERNEK, SENDİKA LOKALLERİ” için de geçerli.

LOKANTACILAR ; Bizde sigara tiryakilerinin bir sözü vardır. “İSTER FAKİR OL İSTER FUKARA, YEMEKTEN SONRA İSTER BİR CUGARA” ama şimdi lokantada yemekten sonra sigara içemeyecekse lokantaya gidenlerin sayısı azalacak.

Hele birde içkili lokanta ise sadece yemek için değil, ailesi, eşi, dostu ile hem birkaç duble içecek hem sohbet edecek.

Ama içki ve sohbet sigarasız olur mu?

Eğer sigara yasaksa neden lokantaya gelip içki içsin?

BİRAHANELER ; Birahane deyip geçme. Bütün maçlar şifreli kanallarda izleniyor. Bütün birahaneler hatta bir çok kahvehane şifreli yayına abone ve bunun için her biri yılda 10 – 15 bin TL para ödüyor.

Futbol maçı için bile olsa maçı seyrederken eğer sigara içemeyecekse neden gelsin?

İşte bu nedenle ülke çapında KAHVEHANE, LOKANTA SAHİPLERİ VE ODALARI VE ÇALIŞANLARI yasağa “hatta kendileri sigara içmiyorsa bile” karşı çıkıyor.

Yasa çıkarken çok söylendi.

“Sigara içmeyenler için ayrı bir bölüm oluşturulsun” dendi.

Ancak hiç dikkate alınmadı.

Evet sigara sağlığa zararlı.

Bunu kendimden biliyorum.

Kimse içmesin. İçenler bıraksın.

Yine kendimden biliyorum ki, “sigarayı bırakmak da o kadar kolay değil.”

Yasa çıkarıp hatta Anayasaya hüküm koyup “sigara içmek yasak” demekle insanlar bu kötü alışkanlıklarından hemen vaz geçemezler.

4. MURAT bile bunu başaramamış.

Bence bu yasaklar iktidar partisi AKP ye ve “her dediğimi herkes itirazsız yapmak zorunda” diye düşünen sayın Başbakana “eksi” yazacak.

AKP ilk seçimde çok ama çok oy kaybettirecek. 25.07.2009