12 Nisan 2008 Cumartesi

OVACIK ALTIN MADENİ VE HUKUK SAVAŞI – 21

SİVİL HALK DİRENİŞİ
"Suyumuzu Altın İçin Kirletmeyin"
Çanakkale'nin önemli tarım alanlarının ekolojik yapısı madencilik faaliyetleri yüzünden bozuluyor. Birçok meslek odası ve kurum rezerv belirlemek için yapılan sondaj çalışmalarına tepkili.
Bia -Çanakkale Akademik Odalar Birliği'nin yaptığı açıklamaya göre Çanakkale'nin önemli tarım alanlarından olan Kazdağları'nda son 3 yıldır yoğun bir şekilde sürdürülen madencilik faaliyetleri yüzünden 400 ayrı noktada rezerv belirleme amacıyla Uluslararası altın tekelleri Tüprag, Cominco ve onların taşeron şirketleri tarafından sondaj çalışmaları yapılıyor.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu bile istenmeden maden arama faaliyetleri devam ediyor. Altın arama izni verilen toplam 66 bin 490 dekarlık alanda çalışmalar nedeniyle ekosistem de bozuluyor. Sondaj çalışmaları nedeniyle içme ve kullanma sularının bulanık aktığı, yöre halkının sularının kirletildiği belirtti. Birçok meslek odası ve kurum tepkili.
Çanakkale Belediyesi İl Genel Meclisi üyesi Recai Elmas, yazılı başvurusuna karşın yetkililerden altın arama faaliyetleri hakkında yanıt alamadığını belirtirken; "Kazdağları'nda yoğun bir sondaj faaliyeti yürütülüyor; Çan ve Çan'ın 23 köyüne su sağlayan kaynakların bulunduğu bölgede içme ve kullanma suları bulanık akıyor" dedi.
Kaz Dağları'nın talan edildiğini, suya büyük ihtiyaç duyulan bir dönemde su kaynaklarının sorumsuzca yok edildiğini dile getiren Elmas, çevredeki seramik fabrikalarının yarattığı kirliliği bu çalışmaların artırdığını söyledi.
Birçok meslek odası ve kurumdan tepki
Etili Su Birliği Başkanı ve Şerbetli Köyü Muhtarı Rıfat Kuloğlu: "Sağlıksız içme ve kullanma suyu istemiyoruz. Sondaj çalışmaları sulara zarar veriyor; bir dikey, bir yatay sondaj yaparak çalışıyorlar, yeraltı sularının zarar göreceği endişesini taşıyoruz." Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant:
"Çanakkale'nin en kuzeyine kurulan kuruluşların zehirli atıkları poyraz rüzgarının da etkisiyle Kazdağları ve verimli tarım alanlarına taşınıyor, asit yağmurlarıyla çevre kirletiliyor. Bütün bunlara ek olarak birçok şirket altın aramak için faaliyete geçti. Kaz Dağlarının altını üstüne getirmeye çalışıyorlar. Gelecekte sadece ilçe ve köyler değil tüm Çanakkale göçe zorlanacak, dünya harikası bir kent yok olacak."
Orman Mühendisleri Odası önceki dönem Genel Başkanı Salih Sönmezışık'sa orman alanlarının madencilik, turizm gibi amaçlarla orman dışı faaliyetler için tahsis edilmemesi gerektiğini söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Çanakkale Şube Başkanı Nemci Akyalçın, Türkiye'de ve dünyada "eşi benzeri olmayacak ölçüde değerli" olan Kazdağlarının yok olmaması için, Bergama köylüsünün "siyanürlü altına hayır diyerek verdiği onurlu mücadelenin aynısını bir "sokak kültürü" yaratarak Çanakkale'de de vereceklerini söyledi.
2004 yılı 5 Haziran Dünya Çevre Gününde yürürlüğe giren ve madencilik yasalarında değişiklik yapan "5177 Sayılı, Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" ile altın tekellerinin önündeki bir çok engel kaldırılmıştı. 25.08.2007
Eşme köylüsü madeni mühürletti
Geçtiğimiz yıl yüzlerce Eşmeli soludukları siyanürlü hava yüzünden zehirlenmiş ve hastanelere taşınmıştı. Köylülerin yürüttükleri mücadele sonucunda Kanadalı Eldoradogold - Tüprag tarafından işletilen altın madeni Uşak Valiliği tarafından resmen mühürlendi.
Köylerinde siyanür kullanarak altın madeni çıkarmaya gelen Kanadalı Eldoradogold-Tüprag şirketi ile aylardır mücadele eden Eşme halkı önceki gün hukuki süreçte önemli bir mevzi elde etti.
Uşak - Eşme Kışladağ'da geçen yıl Mayıs ayında işletilmeye başlanan Eldoradogold-Tüprag şirketi tarafından işlenen maden alınan bir kararla önceki gün Uşak Valiliği tarafından resmen kapatıldı.
9 Temmuz 2007 tarihinde Danıştay 6. dairesi, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın verdiği ÇED olumlu raporunun yürütmesini durdurdu ve "telafisi olanaksız zararlar doğabilecektir" dedi. Bu kararın idarenin eline geçmesinin 30. günü Kışladağ altın madeni Uşak Valiliğince mühürlendi. Madende çalışan işçilere süresiz ücretsiz izin verildi.
Ne yaşanmıştı? Madenin resmi açılışı 2006 yılı Temmuz ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından yapılmıştı. Bu açılıştan iki hafta önce önce Eşme'de 1800 kişi madenden yayılan hidrojen siyanürden zehirlenmişti.
"(...) 27 Haziran Salı günü akşamı yüzlerce Eşmeli hastaneye ve doktorlara koştu. Mide bulantısı, baş ve karın ağrısı, nefes almakta zorlanma, konuşma güçlüğü, bacak ve kollarda uyuşma, kasılma, titreme ve halsizlikten yakınıyorlardı. Kimileri bunları şiddetli, kimileri de hafif hissediyorlardı. Yakınmaları hafif olanlar teskin edilip evlerine yollandı. Durumları ciddi görülenlere serum verildi. Birkaçı Uşak'a gönderildi. Sağlık kurumlarındaki kalabalıktan ötürü kendileri Uşak'a, hatta İzmir'e gidenler oldu. O günlerin öğlen sonralarında fırtınalı ve ara sıra sağanak yağışlı bir hava vardı, Eşme ve çevresinde. Hastanelere başvuranların bir bölümü akşamüstü yağmurda ıslandıklarını söylüyorlardı, hemen hepsi de açık havada bulunmuşlardı. Salı günü akşam geç vakit başladı bu yakınma ve başvuruları, gecenin ilerleyen saatlerinde yatıştı. Aynı olaylar ertesi gün de, benzer bir seyirle yinelendi. İlk anda yalnızca Eşme'nin merkezinde görüldüğü sanılan zehirlenme belirtilerinin Eşme'ye bağlı bir dizi köyde yaşayan birçok kişiyi de etkilediği daha sonra anlaşıldı. Olaylar üçüncü gün hafifledi. Hafta sonu duruldu.
Devlet Hastanesine (50 yataklı Eşme İlçesi Sağlık Bakanlığı Hastanesi) başvuran hasta kaydının 837 kişi olduğu, bir kısım hastanın endişe ve psikolojik nedenlerle hasta tablosu çizdiği için tedavi edilmeden evlerine gönderildiği, kayıtlı hastaların 200 kadarının ikinci kez hastaneye geldiği, o dönemde 1-2 gün yatarak tedavi gören hastalar nedeniyle hastane kapasitesinin dolu olduğu bildiriliyordu. Konuyla ilgilenenler başka yerlere başvuran ya da hiçbir yere başvurmayanlarla birlikte olaydan etkilenenlerin sayısının 1200-1700 arasında olabileceğini hesaplıyorlardı." (Tahir Öngür'ün 29 Mart 2007 tarihinde soL'da yayımlanan "Geçen yıl Uşak Eşme'de ne oldu?" başlıklı yazısından.) (http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=9364)
Madalyonun öbür yüzü Olayların ardından yapılan ilk resmi açıklamada olayın bir enfeksiyon olduğu ve bunun Eşme yerleşiminde dağıtım şebekesindeki suyun bakteriyolojik kirlenmesinden kaynaklandığı söylendi. Uşak Valiliği hastalanmaların şebeke suyunun kirlenmesine bağlı enfeksiyon nedeniyle ortaya çıktığını belirtti. Eşme Belediye Başkanı, önce ilçe suyundan gönderdikleri ilk tahlillerin temiz olduğu bilgisinin kendilerine ulaştığını, ancak ertesi gün kendisine sularda "bir miktar" bakteriye rastlandığının iletildiğini söyledi.
"(...) İşletmeci şirketin web sayfasına alıntılanan basın haberlerine göre de, yeni su şebekesi arızalanıp kentin bir bölümü susuz kalınca, bir süredir kullanılmayan eski şebekeden su verilmiş ve geçen sürede kullanılmayan şebekede bakterilerle kirlenmiş olan suyu kullananlar hastalanmıştır. Durum denetim altına alınmış, hastalar iyileştirilmiş, kente verilen sudaki klor düzeyi denetim altına alınmıştır. Belediye Başkanı sorumlular için soruşturma açacağını, Kaymakam ise durumun denetim altına alındığını söylemektedir." (a.g.y.) http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=9364 )
Olayların hemen ardından İnay Vicdan Hareketi ve Kışladağ S.O.S. Hareketi, Eşme ve köylerinde karşılaşılan sorunları incelemiş, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına da bir İnceleme Kurulu burada çalışmalara başlamıştı. İzmir'deki çok sayıda meslek ve sivil toplum örgütünün ortak bir girişimi olan Elele Hareketi üyeleri de Eşme'ye bir başka İnceleme Kurulu gönderdi. Kurul hastalardan kendi rızalarıyla kan örnekleri aldı.
Kısa bir süre sonra Kaymakamın talimatıyla bu kurulun aldığı kan örneklerine, "yapılan işin izinsiz olduğu" gerekçesiyle el kondu. Eşme Kaymakamı "kendisine yazılı talimat gelmeden kanları geri veremeyeceğini" açıklamış, Elele Kurulu'nun yazılı olarak istekte bulunması üzerine de, Kaymakam dilekçeyi İlçe Sağlık Grup Başkanlığı'na havale etmişti. Dilekçeye yanıt verilmediği gibi, kanlar bugün hâlâ geri verilmiş değil.
Elele Kurulu, Kaymakamlığın kan örneklerine el koymasının ardından, kanda siyanür olup olmadığının tespit edilebilmesi için, siyanürün yarılanma ömrü olan 66 saatten önce alınması gerektiği dile getirilen kan örnekleri için kendilerine başvuran birkaç yurttaştan örnek aldı.
Elele Hareketi'nden uzman kişilerin bazı hastalardan aldığı bu kan örnekleri zehirlenmenin sudan değil siyanürden kaynaklandığını ortaya koydu. Konu ile ilgilenen Avukat Cangı bir açıklama yaparak ellerindeki rapora göre alınan kan örneklerinde siyanür çıktığını söyledi. Cangı, "Yüzde 0.18 miligram litreden yüzde 0.64 miligram litreye kadar siyanür miktarı artıyor. Bunlar aslında yüksek rakamlar" dedi.
Madene karşı mücadele için örgütlenen İnay Vicdan Hareketi sözcüsü bakanlardan madenin açılışını yapmamalarını istedi. Olaylardan iki hafta sonra Kışladağ Altın İşletmesi'nin resmi açılışına gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ise, "üç beş çapulcuya pabuç bırakacak bir hükümet olmadıklarını" söylüyordu.
Şimdi ne olacak?
Şu an Uşak Eşme'de 1000 metre çapında ve 400 metre derinliğinde içi su dolu bir çukur var. 110 milyon ton pasadan oluşan ve içinden Gümüşkol, İnayköy ve Ulubeyli'ye doğru asitli ve ağır metal yüklü sular sızan bir pasa yığını bulunuyor. Söğütlü ve öteki kuzey köylerine doğru 1800.000 metrekarelik bir alanda yayılan 60 metre yüksekliğinde siyanürlü, ağır metalli, içinde ne ve neler olduğu bilinmeyen bir öğütülmüş kaya yığını da kalanlar arasında.
Çıkarılıp yurtdışına götürülen her bir ton altın için, 1,75 milyon ton atık Uşak dağlarında kalacak. Yürütmesi durdurulan ÇED 2003 yılında hazırlanmış ve 27 günde onayı alınmıştı. Bu onay şimdi iptal edildi ve maden kapatıldı. Madenin kapatılması bölgenin 2003 yılı koşullarına geri gelmesini sağlamıyor. Köylüler ve uzmanlar maden bölgesinin ıslah edilmesi gerektiğini ve getirilen binlerce ton siyanürün aynı şekilde geri taşınması gerektiğini söylüyor. Kışladağ'ın bozulan doğal yapısını yeniden onarmak için ise tazminat ödenmesi gerekiyor. İnay Vicdan Hareketi adına sözcü Muammer Sakaryalı tarafından yapılan açıklamada da bu iki noktaya dikkat çekilerek "Bu yeni süreci tartışmak için tüm çevrecileri ve yurtseverleri fikirleriyle birlikte 2 Eylül 2007'de İnay köyüne bekliyoruz. Bizimle dayanışma içinde olan tüm dostlara şimdiden teşekkürlerimizi sunuyoruz" deniliyor. 25.08.2007
KAZDAĞLARI KİMİN?
BENİM, BİZİM DİYENLERE "AÇIK ÇAĞRI"
Sevgili okurlar ulusal medyada da zaman zaman haberleri çıkan ama yerel basınımızın yakından takip ettiği KAZDAĞLARI'yla ilgili haberlere ilginiz olduğunu varsayarak,bu olayın bir başka boyutundan bahsetmek sizleri bilgilendirmek istiyorum .
1. Konuyla doğrudan ilgili olan MADEN YASASI nın iptal edilmesi için anayasa mahkemesine CHP nin 3 yıl önce müracaat ettiğini ama dosyanın sümen altında beklediğini biliyor musunuz?
2. Bu yasa sayesinde yerli veya yabancı maden firmalarının sondaj çalışması için bu yasadan yararlanarak geçici izin belgesi alarak dağımızı delmeye başladıklarını, sularımızı kirlettiklerini, hafriyat kamyonlarının geçmesi için zeytin,sedir,ardıç ve çam ağaçlarını keserek yol açtıklarını biliyor musunuz?
3. Yasal süreleri 1.ekim.2007 bitecek ve bu arada Kanada da yapılan tahlil sonuçlarına göre işletme ruhsatı almak için yeniden müracaat edip bu yasa sayesinde izin alacaklarını biliyor musunuz? Yasa iptal olmazsa izin alacaklarını ve asla geri dönüşü olmayacağını biliyor musunuz?
4. Bu yasaya karşı KAZDAĞLARINI koruyacak olan ZEYTİN YASA sının ana maddesinde zeytinliklere 3km uzaklıkta zeytin yağ fabrikası dışında hiç bir işletme yatırımı yapılamaz ifade- sinin anlamının ne olduğuna bir bakalım . Diyelim ki sınır Küçükkuyu, kuş uçuşu mesafe mıhlı çayı, burada yapılacak bir maden çıkarma operasyonunun çevreye verdiği zarardan mıhlı çayı etkilenmeyecek öyle mi? Siz buna inanıyor musunuz?
5. Ayrıca oturduğunuz evin altında bir maden yatağı bulunsa, madenci burası için sizin izniniz ve haberiniz olmadan ruhsat alabiliyor, bunu bir başka kişiye satabiliyor,miras olarak bırakabiliyor da siz elinizde kapı gibi tapunuz olduğu halde hiçbir şey yapamıyorsunuz,bunu biliyor musunuz?
6. Bir de orman kanunumuz var ve bu kanunla milli park ilan edilen ormanlık bölgelerde de bu aramalar yapılamaz. Milli park olan Artvin Cerrat tepede arama yapıldığını ve bu Yasayla orman yasasının delindiğini biliyor musunuz?
Sevgili okurlar şayet bu yukarda saydıklarımı biliyorsanız veya bilmiyorsanız ama bu konuda Kaz Dağları benimdir diyorsanız, hepinize
AÇIK BİR ÇAĞRI YAPIYORUM.
6.Ekim.2007 Cumartesi günü saat 14.30 da SEYMEN OTEL Küçükkuyu da toplanıyoruz. Çok değerli bilgi ve bilim adamları, konunun uzmanlarını dinleyecek, kafanızdaki bütün şüphelerin, soruların yanıtlarını onların ağzından alacağız. Bir kavram karmaşası yaratılarak, dayatma bir anayasanın hazırlık aşamasında, türbana kilitlenmiş giderken daha doğrusu oyalanalım, oynayalın diye ortaya atılmış MALEZYA oyuncağımızı bir yana bırakalım da burnumuzun dibindeki hayat pınarımız, yaşama sevincimiz, ekmeğimiz, aşımız olan KAZDAĞI'mızı kurtarmak için elele verelim birlik olalım, bu dağlar kimsenin tekelinde değildir.
Sevgili okurlar, Kazdağ'larına aşık olup da buralara yerleşenler, zeytinden ekmek yiyenler, turizmden geçinenler geleceğin Kazdağ sahipleri sevgili gençler hepinizi bekliyoruz.Bakın kimler geliyor:
Cemalettin Küçük TMMOB Metalurji müh.odası genel başkanı bizlere maden yasasını anlatacak, Tahir Öngür TMMOB jeoloji müh.odası temsilcisi , Ertuğrul Barka Ege böl. Kimya müh. odası başkanı altın aramada kullanılan yöntemleri ve çevre halk sağlığına etkilerini anlatacak. Av İskender Azatoğlu araştırmacı yazar ve turizmci tarihten günümüze kazdağı bölgesi maden ve turizm konusunda bizleri bilgilendirecek, Doç.Dr. Murat Şeker, Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri böl.bşk Zeytin ve maden ilişkisini anlatacak,Mim. Mücella Yapıcı Maden ve kadın konusunda söyleşi yapacak. HEPİNİZ DAVETLİSİNİZ . 02.10.2007 N.Özarar /Küçükkuyu
Uras, Kazdağları İçin Soru Önergesi Verdi
ÖDP milletvekili Uras, Kazdağları'ndaki maden arama çalışmalarıyla ilgili verdiği soru önergesinde, çalışmaların çevreye etkilerini sordu.
BİA Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) genel başkanı ve milletvekili Ufuk Uras, Kazdağları'nda maden arama çalışmalarıyla ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Uras, dün Meclis başkanlığına verdiği önergede yapılan sondaj çalışmalarını çevresel etkilerini, burada çalışma yapan şirketlerle ilgili bilgileri ve Maden Yasası'nda değişiklik düşünülüp düşünülmediğini sordu.
Yöre halkının yanı sıra birçok sivil toplum örgütü ve yerel yöneticiler, maden arama çalışmalarının hem doğal yapıya hem de toplumsal yaşama geri döndürülemeyecek olumsuz etkileri olduğunu söyleyerek bir süredir çalışmaların sona erdirilmesi için hareketlenmiş durumda.
Soru önergesi Uras'ın soru önergesinin tam metni şöyle: Balıkesir ve Çanakkale il sınırları içerisinde kalan Kazdağları, yerküre üzerinde önemli ekolojik zenginlikleri barındırmaktadır. Özellikle su kaynakları, tarımsal özellikleri, oksijeni ve tarihsel geçmişi ile ülkemizin önemli bir coğrafi alanıdır. Son dönemde basına yansıyanlar ışığında bölgede yapılan maden aramaları hakkında;
1. 2004 yılında çıkarılan ve Anayasa Mahkemesi'nde dört yıldır iptal davası süren Maden Yasası'nın yeniden gözden geçirilmesi düşünülmekte midir?
2. Maden Yasası'na göre maden aramalarında ÇED aranmaması kararının neden olduğu ekolojik tahribat var mıdır? Varsa boyutları nelerdir?
3. Balıkesir ve Çanakkale illerinde ne kadar maden arama ruhsatı verilmiş ve ne kadarlık bir alanda sondaj çalışması yapılmaktadır?
4. Sondaj çalışmalarının yer altı ve yer üstü kaynak sularına etkileri nedir?
5. Sondaj ve arama çalışmaları kapsamında ne kadar zeytin ağacı kesilmiştir?
6. Orman alanlarındaki sondaj ve arama çalışmalarının yüz ölçümü ne kadardır?
7. Yapılan arama ve sondaj çalışmalarında kimyasal madde kullanılmakta mıdır?
8. Bölgede arama çalışması yaptığı söylenen Kanada asıllı Teck Cominco ve Global Madencilik A.Ş. şirketlerinin ruhsatları hangi tarihte ve hangi bölgeler için verilmiştir?
9. Teck Cominco şirketi, Çanakkale ili Çan İlçesi'nin Etili Köyü'nde, Etili Fayı üzerinde kalan bölgede arama ve sondaj çalışması yapmakta mıdır?
10. Yapılan arama ve sondaj çalışmalarının Atikhisar Barajı ve Bayramiç Barajlarına etkileri nedir?
11. Global Madencilik A.Ş., Teck Cominco ve diğer şirketlerin yaptığı arama ve sondaj çalışmalarının denetimi hakkında nasıl bir çalışma yürütülmektedir?
12. Yapılan arama ve sondaj çalışmaları sonrasında çıkan çevresel katı ve sıvı atıkların imhası nasıl yapılmaktadır?
13. 3573 Sayılı Zeytinciliğin Geliştirilmesi ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun'a göre korunması gereken alanlarda yapılan arama ve sondaj çalışması var mıdır?
14. Çevre ve Orman Bakanlığı, arama ve sondaj çalışmaları sırasında oluşan çevresel tahribat hakkında neler yapmaktadır? 23.10.2007
Kaz Dağı gece gündüz oyuluyor
"Türkiye'nin akciğerleri" Kaz Dağı'nın tahrip edilmesine karşı yapılacak büyük mitingin hazırlığı sürerken, Bayramiç'te sondaj izni alan Kanadalı şirket, ormanda 24 saat maden aramaya başladı
Serhat Oğuz – Çanakkale Balıkesir ve Çanakkale il sınırları içinde kalan Kaz Dağı'nda Milliyet'in gündeme taşıdığı maden talanına karşı bölgede oluşan sivil muhalefet hızla büyüyerek Türkiye'nin en büyük çevre hareketlerinden biri haline geldi. Kaz Dağları'nın eteklerinde sivil toplum örgütleri, belediyeler, çevre örgütleri ve köylüler sondaj çalışması yapan şirketlerin üretime geçerek bölgeyi tahrip etmemesi için büyük bir miting yapmaya ve Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya hazırlanıyor.
Bayramiç'te ise sondaj izni alan Kanadalı Teck Cominco şirketi, ormanlık alanda maden arama çalışmalarını gece gündüz hız kesmeden sürdürüyor. Küçükkuyu'da sondaj çalışmalarını tamamlayan Global Madencilik ise Enerji Bakanlığı'na 10 yıllık işletme ruhsatı ve işletme izni için başvuruda bulundu. 'Köylülere erzak dağıtılıyor'
Bayramiç'in Muratlar köyündeki üç alanda sondaj izni alan Kanadalı Teck Cominco şirketi, ormanlık alan içindeki çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Pirentepe'deki sık ağaçlık alanda yerin metrelerce altına inen dev sondaj makineleri gece saatlerinde de hummalı faaliyetine ara vermiyor.
Bölge halkından seçilen işçiler, 24 saat çalışmaların devam etmesi 8 saatlik üç vardiyada ter döküyor. Bayramiç Belediye Başkanı İsmail Şahin Tuncer ise maden şirketinin Muratlar'da, köylülere erzak dağıtarak, köylülerin traktörlerini kiralayarak sempati toplamaya çalıştığını söylüyor.
Dev miting 27 Ekim'de olabilir
Küçükkuyu'daki maden şirketlerine karşı çıkan çevreciler, muhtarlar, köylüler ve yerel yöneticiler ise mücadelelerini artık "Kaz Dağı Koruma Girişimi" adı altında yürütecekler. Girişimin yönetiminde beldenin AKP'li Belediye Başkanı Yusuf Aksoy, avukat Mehmet Öngen, Bahçedere Köyü Muhtarı Ahmet Ergin de yer alıyor. 27 Ekim'de Çanakkale Sanayi ve Ticaret Odası'nın düzenlediği panele Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in de katılması halinde Çanakkale'de dev bir miting planlanırken, bölgenin binlerce sakini seslerini duyurmak için Çanakkale'ye akın edecek.
Avukat Öngen, yeni Maden Yasası'nın ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu almayı kolaylaştıran maddelerinin iptali için CHP'li milletvekillerinin 2004 yılında Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun hâlâ değerlendirilmediğini belirterek, "Umudumuz bu maddelerin iptal edilmesi, o zaman maden şirketleri kolayca ÇED raporu alamazlar. Ancak daha fazla gecikirse, söz konusu başvurunun öne alınması için Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkımızı kullanacağız. Bölgeden çok sayıda başvuru olacak" dedi.
İşte şirketler ve 'arama' bölgeleri
" Teck Cominco: Başka ülkelerde de faaliyet gösteren Kanadalı şirket, Bayramiç Muratlar, Çan Söğütalan mevkilerinde sondaj izni aldı. Altın ve bakır arıyor. " Global Madencilik: Hasan Gülaçtı'nın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Türk şirketi, Küçükkuyu Fatma Kayası mevkiinde altın, çinko, kurşun ve bakır arıyor. " Oreks Madencilik: İşletme izni alan Türk şirketi Yenice'de kurşun çıkarıyor. " Koza Altın: Havran'da işletme ruhsatı alan şirket altın çıkarıyor. " Gesom Madencilik: Yenice'de kurşun ve çinko arıyor. " Kuzey ve Doğu Truva Madencilik: Kanadalı Teck Cominco'nun ortağı olan şirket arama ruhsatı aldı.
Şirketler üretime geçerse neler olur?
Jeoloji Mühendisleri Odası Temsilcisi Yüksek Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür, maden arama şirketlerinin üretime geçmesi halinde yaşanacak çevre felaketlerini şöyle sıraladı:
" 50 ton altın rezervi için 10 senelik işletme sürecinde 100-150 milyon ton kayanın kazılması lazım. Bu sırada ormanlık bölge sıyrılır, çevre bozulur.
" Bir işletme sahasında geriye kalan çukurun çapı 1 kilometre, derinliği 400 metre olacak.
" Kazıldıktan sonra açıkta bırakılan kükürtlü mineralli toprak oksijenle birleşince çevreye ağır metal yayacak. Bu suyla, havayla çevreye yayılacak.
" Bölgede bulunduğu tahmin edilen yaklaşık 200 ton altının çıkarılması için 300-400 bin ton siyanür kullanılacak. Bunun yüzde 30'unun havaya salınması durumunda 10-12 yıl içinde 60 bin ton siyanür çevreyi etkileyebilir.
" 50 ton rezervli bir madende 10-15 bin nüfuslu bir kasabanın tükettiği kadar su harcanır. İşletmelerin tamamı, 1 milyon nüfuslu Kaz Dağı ve çevre illeri kadar su tüketir. 23.10.2007
Kenan Öztürk Karagöz Sanat Evi Ayvalik Tel. 0266 312 65 61 veya 00 33 6 08 07 16 28
Kaz Dağları'nı savunmak dış güçlere alet olmakmış
Güler'in, Kaz Dağları'ndaki maden çalışmalarına itiraz edenlere bakışı: Konu altın olunca, ülke zenginliğine müsaade etmek istemeyen dış kaynaklı grupların etkin olduğunu düşünüyorum
SERKAN OCAK İSTANBUL - Türkiye, günlerdir sivil toplum kuruluşları, köylüsü, basını, yerel yönetimleri ve parlamenterleriyle Kaz Dağları'nı konuşuyor. Hektarına 5 bin YTL 'doğayı tahrip' bedeli veren herkesin Kaz Dağları'nda maden arama ruhsatı almasını sağlayan düzenlemeler tartışılıyor. Bu konuda bir hal çaresi bulunmaya çalışılıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e göreyse tüm bu çabalar, "Ülkemizin altın zenginliğine müsaade etmek istemeyen dış kaynaklı grupların etkinliği."
Çanakkale ve Balıkesir'de Kaz Dağları çevresinde yaşayan 1.5 milyon insanı doğrudan ilgilendiren sorularla ilgili bugüne dek bakanlıklar eliyle yapılan tek etkinlik, Çevre Bakanlığı'ndan görevli bir heyetin bölgeye gidip inceleme yapması oldu. Ancak 'heyet'in sadece iki kişiden oluşması ve fotoğraf çekimi yapıp sadece bir günde ayrılması, bölgede şaşkınlık yarattı. Küçükkuyu Belediye Başkanı, "Heyet bize uğramadı bile" dedi.
Enerji Bakanı Hilmi Güler de 27 Ekim günü Çanakkale'ye gelerek Kaz Dağları'ndaki maden arama çalışmalarıyla ilgili bir toplantıya katılacak. Ancak bu toplantının sponsorunun bizzat altın arayan firmalar olduğunu iddia eden Çanakkale Çevre Platformu, toplantıya katılmayarak aynı saatte bir basın açıklaması yapacak.
Bakan Güler 'mutlu' ama...
16 Ekim'de TBMM'de gazetecilere "Konu altın olunca daha farklı davranışla karşılaşıyoruz. Hiçbir konuda altına gösterilen hassasiyet gösterilmedi. İş altın olunca bir başka mekanizma işliyor" diyen Bakan Güler, dün NTV televizyonuna benzer açıklamalar yaptı.
Güler, "Türkiye'de başka madenler de var ama konu altın olunca, ülkemizin altın konusundaki zenginliğine müsaade etmek istemeyen dış kaynaklı bazı grupların etkinliğinin olduğunu düşünüyorum. Ama çevre gibi bir konuda bölge halkının hassasiyet göstermesi de bizi mutlu ediyor" dedi. Güler, NTV'de 'Kaz Dağı delik deşik ediliyor' ifadesinin de gerçeği yansıtmadığını savundu: "Bir su bardağının çapı kadar aşağı iniliyor, numune alınıyor. 17 sondaj yapılacak. Toplamı 1 metrekare bile yapmıyor. Yanlış bir uygulamaya rastlanırsa derhal ruhsatlar iptal edilecek. Şu anda taşocakları dahil bütün ruhsatları durdurdum."
Bakan konuşmasında su bardağı çapındaki sondajlar için Kaz Dağları'ndaki ormanlara giren iş makineleri ve açılan şantiyelere değinmezken, sondaj çalışmalarıyla ilgili bir bilgi de dün Çevre Bakanlığı'ndan gelen heyeti ağırlayan Teckcominco Fronteer Arama ve Madencilik Şirketi'nde görevli Yüksek Jeoloji Mühendisi Hakan Baran'dan geldi.
Kirazlı, Söğütalan ve Muratlar köyleri bölgelerinde altın arama çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Baran, "İki noktada sondaj çalışmalarımız tamamlandı. Muratlar Köyü'nde devam ediyor. Şu ana kadar üç ayrı noktada 400 civarında sondaj yaptık" dedi. Bölgede 10 kadar firma, 36 noktada maden araması yapıyor. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu'nun 'bölgeye göndereceğini' açıkladığı heyet dün Kaz Dağları'ndaydı. İki kişilik heyet incelemelerine Teckcominco Şirketi'nin Çan ilçesinin Söğütalan Köyü mevkiinde altın arama çalışmalarını sürdürdüğü bölgeden başladı. Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nde görevli Şube Müdürü Erdoğan Üçpınar ve beraberindeki bir uzman, inceleme kapsamında kamera ve fotoğraf makinesiyle çekim yaptı. Heyet, Çan'ın Söğütalan köyü Ağıdağı mevkiinde, Bayramiç ilçesinin Muratlar Köyü'nde, Ayvacık ilçesinin Küçükkuyu beldesi Bahçedere Köyü Fatma Kayası mevkiinde inceleme yapıp bölgeden ayrıldı. Heyet bir rapor hazırlayıp, bakana iletecek. 'Bizi muhatap almadılar'
Ancak heyetin incelemesini erken bitirmesi bölge halkını şaşırttı. Küçükkuyu Belediye Başkanı Yusuf Aksoy, heyetin kendileriyle iletişim kurmamalarından yakındı. Aksoy, "Belediye hudutları içindeki incelemelerde heyetin yanında olup en azından ön bilgi vermek isterdik ama bizi muhatap almadılar. Ayrıca heyetin en az dört kişiden oluşacağını tahmin ediyorduk. İki kişi geldiler" dedi. 23.10.2007 Radikal

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Asla ve asla meden çalışmalarının kapatılması yolundayım köylülerinde zaten buna izin vermeyeceklerine inanıyorum.