19 Haziran 2008 Perşembe

AYNİ GEMİDE (Mİ) YİZ.

Birçok aydın, yazar, hukukçu ve bilim adamı ülkemizde laikliğin, demokratik cumhuriyetin tehlikede olduğuna inanmıyor. Din devleti kurulması, bazı tarikat liderlerinin koyduğu din kurallarının egemen kılınacağına da inanmıyor.

Bankaların büyük kısmının, bütün sanayi tesislerinin yabancıların eline geçmesini, topraklarımızın yabancılara satılmasını, dış borcumuzun katlanmasını, ekonomik, siyasal her konuda her geçen gün daha fazla dışa bağımlı hale gelmemizi,

İktidarın devletin bütün kadrolarını, bütün demokratik kurumları, meslek odalarını, kooperatif ve sendikaları, üniversiteleri ele geçirmesini, yargıyı etkisiz hale getirmesini istediğine inanmıyor veya bu durumu hiç sakıncalı görmüyor.

Özellikle laikliği tehlikede olduğuna inanmayanların, bu gidişatı tehlike görmeyenlerin Anadolu'da "en azından uzun yıllardan bu yana" yaşamadığını düşünüyorum.

Mahalle baskısını, din kurallarının yaşamda nasıl hayata geçtiğini görmediğini, fısıltı gazeteleri ile, laikliğin dinsizlik olarak anlatıldığını, Atatürk ve kurtuluş savaşı hakkında neler söylendiğini bilmiyorlar.

Bu insanların sadece kendi görüşlerini savunan belli gazeteleri okuyup, belli TV leri seyrettikleri, Kendi güvendiği tarikat, cemaat liderleri ve onların güvendiği kişiler dışında din konusunda Diyanet işleri başkanlığı dahil hiç bir din aliminin söylediklerine inanmadığını veya "küçük şeyler, yaygın değil, toplumun her kesimine mal edilemez" diye küçümsediklerine inanıyorum.

Ama ben ve benim gibi bütün değişimleri birebir yaşayan, gören milyonlarca kişi "demokratik, laik, cumhuriyetin hatta bağımsızlığımın tehlikede olduğuna inanıyor.

Demokrasinin vaz geçilmezi siyasi Partilerin kapatılması doğaldır ki iyi bir şey değil.

Ancak sistem kendini başka nasıl koruyacak?

Millet vekillerini bile kendi seçemiyor?

Bütün siyasi partilerde her şeye liderler karar veriyor.

Parti içi demokrasi yok.

Seçim yasası anti demokratik ve yüksek barajlar var.

Yasama ve yürütme bütünleşmiş. Denetim yapılamıyor. Sınırsız dokunulmazlıklar nedeni ile yolsuzluk ve adaletsizliklerden hesap sorulamıyor.

Peki ne yapılmalı?

Evet, Hep söylendiği gibi bu gün için hepimiz “AYNİ GEMİDEYİZ.”

Ancak eğer gemi batarsa, çok küçük bir azınlık bir telefonla helikopter, yat veya en azından can kurtarıcı bir sandal çağırıp gemi batmadan gemiden kurtulabilirler.

Ancak gemide milyonlarca kişinin can simidi bile bulup gemiden kurtulması mümkün değil.

Yani gemi batarsa; milyonlarca işçi, köylü, memur, küçük esnaf, işsiz, yoksul, iktidara destek veren, yapılanlara sessiz kalan veya iktidardan nefret eden,

Başını örten veya örtmeyen,

Dindar veya değil

Ayrımsız hiç birimizin kurtuluşu yok. Gemi batınca hepimiz boğulacağız.

Bu nedenle biz “ GEMİ BATMASIN VE BU GEMİDE” hepimiz, hangi inanç, düşünce ve siyasi fikirde olursak olalım, kardeşçe, huzur içinde birlikte yaşayalım diyoruz.
19.06.2008

Hiç yorum yok: