11 Haziran 2008 Çarşamba

“SİVİL” DEGİL “DEMOKRATİK ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA”

Neden “SİVİL” değil?
Çünkü, bir anayasanın siviller tarafından yapılmış olması tabi ki önemlidir ama ondan daha önemlisi: “DEMOKRATİK, LAİK, HER TÜRLÜ DÜŞÜNCE, FİKİR VE İNANÇLARA, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, ÖZGÜRLÜKÇÜ, EVRENSEL HUKUK KURALLARINA DAYANAN KURALLARI İÇEREN” hükümler taşıması çok daha önemlidir.
Neden, ülkemizde “DEMOKRATİK ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA” yapılamıyor?
Yapılamıyoruz çünkü; Parlamentoda çoğunluğu olan her siyasi parti “DEMOKRATİK ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA” değil, kendi savunduğu siyasi görüşlere uygun bir anayasa yapmak istiyor.
Yapamıyoruz çünkü: Herkes “anayasa, sadece bizim fikirlerimize, düşüncelerimize, inancımıza uygun olsun” istiyor.
Yapamıyoruz çünkü; Yeni anayasa nasıl ve kimler tarafından yapılmalı? Yeni anayasayı yapacak meclis nasıl oluşturulmalı? Yeni Anayasanın özü, yani ortak değerler ne olmalı? Konularında uzlaşamıyoruz.
Bütün bunlarda uzlaşsak bile daha başka sorunlar çıkacak.
Dokunulmazlıklar, kuvvetler ayrılığı yani yasama ve yürütme, yargı ayrımı, nasıl olacak? Çalışanların grevli, toplu sözleşmeli sendikalar hakları nasıl olacak? Tüm çalışanların sosyal güvenceleri, sağlık ve eğitim politikaları nasıl belirlenecek? Üretim ve milli gelirin paylaşımı nasıl olacak? Dış politikamız, ABD, AB ve NATO ile ilişkilerimiz nasıl olacak? ABD nin ORTADOĞU, AVRASYA politikalarına destek mi vereceğiz yoksa karşı mı çıkacağız?
İşte bunun için “DEMOKRATİK ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA” yapamıyoruz.
Mademki hepimiz hem siviller tarafından yapılacak, hem demokratik bir anayasa istiyoruz, öyleyse öz olarak “İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ” benimseyelim.
Beyannamenin son maddesinde “İşbu Beyannamenin hiçbir hükmü, herhangi bir devlete, zümreye ya da ferde, bu Beyannamede ilan olunan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyete girişme ya da eylemde bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamaz.” Demekte. Biz de anayasamızın “değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez” başlangıç hükümleri içine “ANAYASANIN ÖZÜ İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİNE DAYALIDIR. ANAYASANIN HİÇBİR HÜKMÜ VE ANAYASAYA DAYANILARAK ÇIKARILACAK HİÇBİR YASA VE HİÇBİR UYGULAMA ANAYASANIN ÖZÜ İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİNE AYKIRI OLARAK YORUMLANAMAZ” hükmünü koyalım.
Benim başkanı olduğum sandıkta 1982 anayasasına çıkan 7 “HAYIR” oyundan biri benimdi. O günden bu yana yasakçı, anti demokratik, baskıcı 1982 anayasasına karşıyım. O günden bu yana özgür ve demokratik olarak, toplumun en küçüğünden en büyüğüne bütün kesimlerini, her türlü, düşünce, fikir ve inancın temsilcisinin bulunduğu bir “kurucu meclis” oluşturularak demokratik bir anayasa yapılmasını savundum ve hala savunuyorum. Hatta bu düşüncemi ve önerimi 1997 yılında bir mektupla Bülent ECEVİT’ e ilettim.
Demokratik, özgürlükçü, çalışanlara grevli ve toplu sözleşmeli hakları getiren, sola ve farklı fikirlerin partileşmesine ve halkın gerçek temsilcilerinin parlamentoda yer almasına izin veren siyasi partiler ve seçim yasasının bulunduğu 1961 anayasası için “BU ANAYASA TOPLUMA BOL GELDİ” diyenler, 12 mart asker muhtırası ile solcu ve aydınlar ceza evinde işkence görürken ellerini ovuşturanlar, anayasadaki özgürlükler tırpanlanırken sevinenler mi şimdi özgürlükçü?
Bu günde sayıları az olmayan, askeri yönetimler, emperyalist yabancı sermaye ve onların ülkedeki işbirlikçi temsilcileri ile özgürlüklerin tırpanlanmasına ses çıkarmayan hatta destek veren dönek solcuları örnek gösterip, tüm baskı, eziyet ve zorluklara rağmen demokrasi, insan hakları, fikir, düşünce ve inanç özgürlüğünü bir gram taviz vermeden o zamanda bu günde savunanlara şimdi,
AKP iktidarının;
Devleti ele geçirmesine,
Demokratik, laik düzeni din devletine dönüştürmesine,
AB nin tüm isteklerinin itirazsız yerine getirilmesine,
ABD nin emperyalist politikalarına,
Irak, Afganistan ve Orta doğu politikalarına destek vermesine karşı çıkanlara
“DARBECİ” diyenlerin
Geçmişlerine,
Bu gün kimlerle neden işbirliği yaptığına bakmak zahmetine hiç kimse katlanmıyor.
ACABA NEDEN? 11.06.2008

Hiç yorum yok: