30 Ocak 2008 Çarşamba

ATIK

Evlerde tuvaletsiz ev şimdi kalmadı ama, yakın zamana kadar bazı köylerde evlerde tuvaleti yoktu. O zaman insanlar tuvaletini ya bir hendeğe, yada çalı kuytusuna yapardı. Kanalizasyonlar olmadan evlerin lavabo suları sokaklara akıyordu. Tuvaletler için ise herkes bahçesinde bir çukur kazar oraya akıtırdı. Bu çukur dolunca, bir gece kovaya, varile v.b doldurulur beygir arabaları ile götürülüp bir dereye atılırdı.

Kanalizasyonlar yapıldıktan sonra FOSEPTİK depoları olmadığı için kanalizasyonların ucu ya derelere veya denizlere açılır, atıklar oralara akıtılırdı. Fabrikalar ayni insanlar ve evler gibi. Onlarında atıkları var. Üstelik bir çoğu zehirli ve tehlikeli. Fabrikada işlenen malın işe yaramayan, kısımları, kullandıkları kimyevi maddenin kalan kısımları, hatta kullandıkları kirlenen suyu atmaları gerek.

Peki bunları nereye atacak? Eğer depolama tesisi yoksa ya dereye, ya denize akıtacak. Bunu yapamıyorsa varillere koyup toprağa gömecek. Ülkemizde kaç tane fabrika var? Bunlar üretimden sonra ne kadar ve nasıl bir atık çıkarıyorlar? Atık depolama veya işletme tesisi kurmuşlar mı? Ve atık işleyen tesise, atıklarını götüren var mı? YOK. Peki bu fabrikalar atıklarını ne yapıyorlar? NE YAPACAKLAR? Ya denize, ya derelere akıtacak veya toprağa gömecek.

Bu güne kadar bu fabrikalara KARDEŞİM SİZ FABRİKANIZIN ATIKLARINI NE YAPIYORSUNUZ? Diye hiç sormamışlar. Şimdi toprak altında çıkınca şaşırıyor ve kızıyorlar.

Aslında biliyorlar, çünkü bu gibi suçlara ağır ceza hükümleri getirilen yasa 2 yıl önce çıktığında “eğer yasa hemen uygulamaya girerse bütün belediye başkanlarımız (çoğu AKP li) ceza alır, hapse girer” diye yasanın yürürlülük ekim / 2006 tarihi diye belirlenmiş. 2006

Hiç yorum yok: