25 Şubat 2008 Pazartesi

İŞ, EKMEK ve ÖZGÜRLÜK

Ülkemizde büyük çoğunluğun talebi bu üç kelime ile kolayca dile getirilir. İŞ, EKMEK, ÖZGÜRLÜK.

Bu gün partilerin, liderlerin ve politikacıların halkın gözünde saygınlıkları ve güvenilirlikleri çok düşük. En büyük neden ülkemizin bugünkü durumudur ki bu da üç kelime ile özetlenebilir.

İŞSİZLİK, YOKSULLUK VE YOLSUZLUK.

Bu gün hangi parti topluma İŞ, EKMEK ve ÖZGÜRLÜK vaat eder, İŞSİZLİĞİ, YOKSULLUĞU ve YOLSUZLUĞU ortadan kaldıracağını söyler ve halkı buna inandırabilirse tek başına bile iktidar olabilir.

Ne yazık ki bu gün bunları söylemlerine alan ön plana çıkaran, halkın inanacağı parti, lider yok. İşte toplumdaki huzursuzluk, siyasi belirsizlik bu nedenledir. Ülkemizde işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk ayyuka çıkmışken, yoksulların, emekçilerin, ücretlilerin köylülerin, dar gelirlilerin sözcüsü ve savunucusu olması gereken sol partilerin ülkemizde etkisizleşmesi, oylarının azalması, bunun yerine dini söylemleri ön plana çıkaran (RP, FP, şimdi de AKP) partilerin yoksul kesimlerin oyunu alması çok tartışıldı, tartışılıyor.

Sol, (CHP ve Sosyalist Sol) son yıllarda halkın en yakıcı sorunu işsizlik ve yoksulluğu söylemlerinde dile getirmedi. Her gün binlerce kişi işsizler ordusuna katılırken bir şey yapmadı. Ülkemizde uygulanan ve bunalıma dönüşen Ekonomik politikaların alternatifini halka sunmadı.

Sol daha çok özgürlük ve insan haklarını ön plana çıkardı. Evet en az hava kadar, su kadar insan hakları da gerekli ama aç insana, işsiz insana önce özgürlük dersen seni dinler mi?

Dini söylemleri olan parti işsizlik ve yoksulluk edebiyatı ile yoksul halkın oyunu alabilmektedir. Kendi yandaşlarına ait .çoğu zaman bedava dağıttıkları gazeteler ve TV de işsizlik ve yoksulluğu acıklı senaryolarla gündemde getirmekteler. Kurdukları vakıf ve dernekler eliyle yiyecek, yakacak v.b yardımlar da yapıp TV de göstererek yoksul kesimin sempatisini kazanmaktalar. Ayrıca bunları yaparken halka "bunlar çok dindar insanlar, namazlarında niyazlarındalar. Yalan söylemezler, yolsuzluk yapmazlar" intibaını verebilmek için her türlü çabayı harcamaktalar.

Aslında onların da toplumu refaha çıkaracak, herkese iş, ekmek ve özgürlük verecek ekonomik programlarının olmadığı iktidarları döneminde anlaşıldı. Ülkede işsizliği, yoksulluğu ve yolsuzlukları önlemeyecekleri görüldü. Hayır kurumu, vakıf ve zenginlerin yaptığı ianelerle, ramazanlarda iftar çadırları kurup yemek yedirmekle ülkemizdeki yoksulluk ve işsizliğin ortadan kalkmayacağını kendileri de halk da bilmekte.

Ancak diğer partiler halkın arasına hiç girmediği halde, onlar devamlı halkın arasındalar. Yalanda söyleseler, yanlış da yapsalar halkla birlikteler. İnsanlar onları tanıyorlar, biliyorlar. Bireysel de olsa, halkın sorunları ile ilgileniyorlar. Çok büyük parasal destekler bulabiliyorlar. Yılın her günü gece gündüz, hiçbir çıkar amacı gütmeden inançla, yaşlı genç, erkek kadın çalışan üyeleri var.

"Demokrasi istiyoruz" demelerine rağmen bir yandan da "demokrasi bizim için amaç değil araçtır" derlerse onlara nasıl inanırız? Demokrasiyi sadece kendileri için istediklerini düşünmez miyiz? Eğer erki ele geçirirlerse bize düşünce ve inançlarını zorla kabul ettirmeyeceklerine nasıl inanacağız?

İşte bu nedenle halk bu kaygıları taşıdığı için çoğunluğun oyunu alamıyorlar. Deniliyor ki Tayyip ERDOĞAN değişti. Acaba gerçekten değişti mi? Eğer değişti ise Milli Nizam (MNP), Milli selamet (MSP), Refah (RP) Fazilet (FP) partisine oy veren seçmenler şimdi Tayyip Erdoğan'ın lideri olduğu Adalet ve kalkınma partisine (AKP) neden oy versin?

Yoksa onlarda mı değişti?

1961 anayasa referandumunda açıkça "hayır oyu verin diyemeyenler "hayır diyelim de hayır olsun" diyorlardı. Esas söyleyeceğini dile getiremedikleri dönemlerde "gözümün içine bak ne dediğimi anlarsın" diyorlardı.

Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan ve diğerleri ne derse desin gönüllerinden neler geçtiğini, ne yapacaklarını, değişip değişmediklerini bilmezler mi?

Değiştiklerine inanmak için 40 yıllık tabanlarının bu partiye oy verip vermediklerine bakmak lazım.

Eğer gerçekten değişmiş olsalar o seçmen kesinlikle eski partiye üye olmaz, çalışmaz ve oy vermez. En kısa zamanda kendilerine yeni bir parti kurarlar.

Ancak o zaman kesinlikle "değiştik" dediklerinde inanabiliriz. 26.01.2008

Hiç yorum yok: