14 Şubat 2008 Perşembe

SUÇLUNUN BAŞKASI OLDUĞUNA HERKESİ NASIL İNANDIRABİLİYOR?

AKP başarısızlıklarının, yapmadıklarının veya yapamadıklarının suçunu hep başkasının üstüne nasıl atıyor ve insanlarımızı da buna nasıl inandırabiliyor? Nasıl oldu da % 47 oy aldı?

Siyasi partiler ülkeyi o kadar kötü yönettiler ki, 2002 de halk, iktidar, muhalefet bütün partileri sandığa gömdü. Milli görüşçü SP den ayrılan Necmettin ERBAKAN’ ın talebeleri , “biz milli görüş gömleğini çıkardık, değiştik, demokratik, laik cumhuriyetçiyiz, biz yeniyiz” dediler. AKP yi kurdular. Seçim sisteminin adaletsizliğinden de yararlanıp tek başlarına hem de anayasayı değiştirecek kadar bir çoğunlukla iktidar oldular. Dahası yerel seçimlerde de büyük şehirler dahil belediyelerin büyük çoğunluğunda da iktidara geldiler. 5 yıl ülkeyi yönettiler.

Ama 5 yıl öncesine göre “YOKSULLUK, YOLSUZLUK ve İŞSİZLİK GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK” daha da artmış, Bütün bunlardan çok daha önemli ülkede “HUZUR ve GÜVEN” kalmamış, kap, kaç, Terör artmış, can güvenliği kalmamışken 22 temmuz 2007 seçimlerinde AKP nasıl oldu da % 47 oy aldı?

Kabul merkez sağ partinin başına “Susurluk baş sanığı, eski polis müdürü” geçmiş, TBMM de, TV de saatlerce konuşup hiç bir şey söylememiş. Bütün konuşmalarında “köylü, KOBİ, esnaf” demesine rağmen bu kesimlerin sorunlarının hiç birini bilmediği anlaşılmış. Merkez sağı birleştiriyorum derken eline, yüzüne bulaştırmış.

Kabul sosyal demokrat partiler halktan kopmuş. “Solculuk ve demokratlık” sadece isimlerinde kalmış. Birleşmelerine rağmen, binlerce kişinin katıldığı cumhuriyet mitinglerine rağmen halka güven verememiş, desteğini alamamış, seçmen onlara güvenmemiş oy vermemiş olabilir. Yinede bütün bunlar AKP nin % 47 oy almasını açıklar mı?

Diğer partileri beğenmeyenler gibi seçmen sandığa gitmeyebilirdi. Sandığa gider boş veya geçersiz oy atabilirdi. Ama seçmen bunları yapmadı 5 yıldır iktidarda olan AKP yi, her gün protesto eden çiftçinin, köylünün, esnafın, memurun, fındıkçının, pamukçunun, tütüncünün, demokrat, cumhuriyetçi laik milyonlarca insanı ne yaptı, ne söyledi de hem sandığa götürdü hem de oyunu yeniden nasıl aldı?

Partizanlıklarını, anayasa ve yasalara karşı uygulamalarını engelleyen Cumhurbaşkanını sanki halk yararına yapacakları işleri engellemiş gibi suçladılar. MEDYAYI kontrol altında aldılar. Önce Star gurubuna, sonra Sabah gurubuna el koydurup TV ve gazeteleri ile kendi propagandalarını yaptılar. Ayni zamanda iş adamı olan medya patronları ile iktidarın aleyhinde yayın yapılması engelleniyor. Kendilerinin tabanı olan milli görüş, tarikatların basın ve yayın organlarının (yerel ve ulusal yayın yapan) sayılarını arttırarak kendi yalan ve propagandalarını yayabiliyorlar. Yine tarikatların kurmuş oldukları holding, dernek ve vakıflar aracılığı ile insanların dini duygularına hitap ederek topladıkları paralarla yoksul halka parasal ve yiyecek, yakacak yardımları yapıyorlar. Bütün bunlardan ayrı ABD ve AB ülkelerinin her istediğine evet diyerek onların desteğini arkasına alarak aslında demokrasiyi “AMAÇ DEĞİL ARAÇ OLARAK “ gördükleri halde “DEMOKRATİKLEŞİYORUZ” diye anayasa ve yasaları kendi istedikleri gibi değiştiriyorlar.

Siyasi ve diplomatik olarak terörün önlenmesi için hiçbir şey yapmadıkları, Ermeni katliamı yaptılar diye 29 ülke ve Avrupa’daki bir çok ülke karar alırken sessiz kaldıkları, açıkça birkaç gün bağırırlar sonra susar dediklerinde bile ses çıkarmadıkları, doğu ve güney doğu Anadolu’nun kalkınması için hiçbir şey yapmadıkları, teröre destek veren ülkelerle stratejik ortaklıklar kurdukları, yok olan terör yeniden artmasın diye hiçbir şey yapmadıkları halde, Şimdi açıkça değilse de fısıltı gazetesi ile terörle mücadelede askerin başarısız olduğunu söylemiyorlar mı? En çok da insanların dini duygularını kullanıyorlar. % 95 i Müslüman olduğunu söyledikleri bir ülkede “bize dindar bir cumhurbaşkanı seçtirmediler” diyerek halkı inandırabiliyorlar.
Şimdi bu engellerin hiç biri kalmadı. Başbakanın “KARDEŞİM” dediği ve kendisinin aday gösterip seçtirdiği Abdullah GÜL cumhurbaşkanı oldu. Bu güne kadar önüne gelen bütün yasalar ve atamaları hiç firesiz onaylamakta. Meclis başkanı kendi partilerinden. TBMM de yine anayasayı değiştirecek çoğunlukları var.

Bundan sonra hiçbir mazeretleri yok. YOKSULLUK, YOLSUZLUK, İŞSİZLİK önlenemezse, Gelir dağılımın adaletsizliği düzeltemezlerse, küçük bir azınlık her geçen gün daha da zengin olurken, “İŞSİZ, EVİNE EKMEK GÖTÜREMEYEN, ÇOCUĞUNU OKUTAMAYAN, HASTALANDIĞINDA TEDAVİ ETTİREMEYEN, ÇADIRLARDA YEMEK YEMEYE GELENLER ARTTIKÇA İNSANLARIN suçlayacakları kimse kalmadı. Artık suçu kimseye yıkmayacaklar? 2007

Hiç yorum yok: