8 Temmuz 2008 Salı

KİM DUR DİYECEK?

Cumhurbaşkanı, siyasi iktidar, artık LAİKLİK, DEMOKRASİ, HUKUK DEVLETİ, CUMHURİYET konusunda farklı düşünüyorlar. ATATÜRK DEVRİMLERİ için bunlar “TOPLUMDA TRAVMA YARATTI” diyorlar.

Cumhuriyet, demokrasi ve laikliği savunan meslek örgütleri, demokratik örgütler ve meslek odalarını ele geçirmek veya etkisizleştirmek, LAİK DEMOKRATİK SOSYAL HUKUK DEVLETİNİ GÜVENCE ALTINA ALAN anayasa ve yasaları değiştirmek istiyorlar. Ne yazık ki parlamentoda bunu yapacak sayısal güçleri de var.

Eğer geleceğinden kaygılıysan, “ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKACAKSIN.” Birileri gelsin beni kurtarsın deme hakkın yok. Gerçekten haklı isen korkmayacaksın. Neden şikayetçi isen yüksek sesle dile getireceksin. Sendikalarda, meslek örgütlerinde, sivil toplum örgütlerinde senin gibi düşünenlerle bir araya gelecek, demokratik hukuk kuralları içinde kazanılmış haklarını savunacaksın. Artık beyaz atlı prensi “KURTARICIYI” beklemek yok.

Telefonla, korkudan adını gizleyerek konuşmak, evinde oturduğun yerden ışık söndürmek, rumuzlarla e-mail göndermek yetmiyor. Tehlike o kadar büyük ki, 70 milyonun telefonunu dinliyorlar. Yanlışlıkla bile biri seni arasa “ÖRGÜTTENMİSİN” diye alıyorlar içeri.

Bu gidişten şikayetçi isen, ya korkak biri olarak pusacaksın, onursuzca yaşayacaksın. Ya da onurlu biri olarak başın dik korkusuzca sesini yükselteceksin.

“BİR BENLE NE OLUR” demeyeceksin. “SEN YOKSAN BİR EKSİKTİR.”

Benim gibi “Bir benle ne olur” diyenler, bir sayılsa 70 milyon olur diyeceksin.

Başka çaren yok. Kurtuluş yok tek başına. Mademki ayni gemideyiz, korkunun ecele faydası yok öyleyse; BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN. Diyeceksin. 08.07.2008

ARTIK ASKERİ DARBE YAPILAMAZ

Evet artık ülkemizde darbe yapılabilmesi çok zor hatta imkansız. Ancak bizim ülkemizde insanlar her zaman bir kurtarıcı beklediği için bazı kişilerde kendilerinin kurtarıcı olduğuna inanıyor olabilir.

Ama böyle diye bazı kişiler darbe yapmak istiyorlar veya yapacaklar denemez. Üstelik hadi böyle hayal dünyasında gezen bazı kişiler çıktı, göz altına alınan ve çoğu saygın, aklı başında, kültürlü ve kariyer sahibi kişilerin bu kişilerle birlikte hareket edeceğine ihtimal vermek en azından akılsızlıktır.

Ama darbeyi çoğunluğu elinde bulunduran siyasi iktidar yapamaz mı?

Almanya Savunma Bakanlığı Müsteşarı, Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) üyesi ve Alman-Türk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkanı THOMAS KOSSENDEY, Türkiye'de gizli İslamlaşma tehlikesinin olduğunu söylüyor ve diyor ki;

“Mahalle baskısı var "En azından bu tehlike gizli bir şekilde mevcut. Yasalar ve yönetmeliklerin İslamlaşmaya yol açtığı söylenemez. Bir çeşit mahalle baskısı var. Mesela, kadınların başörtüsü takması ve camilerde ezanın daha yüksek sesle okunması... İstanbul'un bazı semtlerinde başörtüsü takan kadınlar takmayanlara göre daha rahat ediyor, ancak 10 yıl önce durum farklıydı. Bazı semtlerde, bazı lokantalarda alkollü içki servisi yapılmıyor veya Türklere içki verilmiyor. Bence bu gizli İslamlaşma, yukarıdan gelen İslamlaşmadan çok daha tehlikeli. Yukarıdan verilen emirle gerçekleşen İslamlaşma ile siyasi yöntemlerle mücadele edilebilir. Gizli İslamlaşma ve bunun sonucunda ortaya çıkan toplum baskısı ile siyasi olarak mücadele etmek neredeyse imkánsız."

SOLCU, SOSYALİST, LİBERAL DEMOKRAT

Ülkemizde yıllardır ama özellikle son 6 yıldır insafsızca ülkemizin bütün dev sanayi tesisleri “BABALAR GİBİ” satılarak ya doğrudan veya yerli ortakları eli ile yabancıların eline geçti. Yetmedi bankalar yabancılara satıldı. Yetmedi araziler, yollar satılmakta, akarsular satılacak.

Öyle bir politika izlenmeye başlandı ki bunlara karşı çıkanlar dinsiz, İslam düşmanı, vatan haini, sahtekar, soygun düzeninin devamında yana hatta darbeci denilmekte.

Ama söyleyin bana;

Sömürüye, dışa bağımlılığa neden olacak yer altı ve yer üstü kaynaklarının yabancı sermayeye ve onların yerli işbirlikçilerine neredeyse bedava verilmesine de mi karşı değilsiniz? 08.07.2008

Hiç yorum yok: