30 Nisan 2009 Perşembe

İNSAF

İNSAF

Vatandaşın insafı yoktur. Mazeret dinlemez. Seçildiğin belli olur olmaz hemen kolları sıvamanı, birer, birer hem de kısa sürede sorunları çözmeni ister. Ülkemizde işlerin böyle yürümediğini çok iyi bildikleri halde.

Belediye başkanlığı seçimleri 29 mart 2009 da yapıldı.

Sonuçlar 02 nisan 2009 da kesinleşti.

Mazbatalar 03 nisan 2009 da alındı, ayni gün devir teslim yapıldı.

Makamına oturan başkan ve göreve gelen meclis üyeleri ilk toplantılarını 06 nisan 2009 Pazartesi günü yaptı.

Bu arada belediye başkanına kutlamalar başladı. Vatandaş akın, akın tebrike geldi, hala gelmekte.

Başkan yeni seçilmiş. O da gururlu. İçi görev aşkı ile yanıyor ama tebrike gelinmesi, iltifat edilmesi de hoşuna gidiyor.

Adayken, seçmenden oy isterken seçileceğine inanıyordu.

Ama şimdi seçildi. İş ciddiye bindi.

Tebrikleri kabul ederken, bir yandan da verdiği sözler, yapacakları aklından bir, bir geçiyor.

Kafası karışık.

Nasıl güç bir göreve geldiğinin, işin ciddiyetinin yeni, yeni farkına varmaya başlıyor.

Biraz irkiliyor.

Acaba başarabilir miyim?

Birden kafasından kötü düşünceleri atıyor.

“Başaracağım. Ben kendime güveniyorum” diye geçiyor kafasından. İçine ferahlık geliyor, rahatlıyor.

Tebrikler bir, iki, üç, beş gün devam edip uzayınca kafasından “iyi güzel de bu ne kadar devam edecek? Ben ne zaman işe başlayacağım?” diye geçiriyor.

Bu iş böyle devam ederse çalışmak mümkün değil. Vatandaşı kırmak da yanlış. En iyisi “tebrikleri, kutlamaları kısıtlamak. Önümüzdeki hafta günün belli saatlerinde kutlamaların devam edeceğini duyurmalı” diye düşünüyor.

Arkadaşları ile konuşup, görüşüyor, onlara;

Daha personelle, birim amirleri ve müdürler ile toplantı bile yapamadım. Özel kalem, danışmaya, halkla ilişkilere güvenilir kişileri bile getiremedim. Belediyeye gelen vatandaş, daha girişte “AK MASA” yazmasa da ayni düzenin devam ettiğini görüyor. Aklından “bak değişen hiçbir şey yok. Ayni tas ayni hamam devam ediyor diye düşünüyordur. Hele kötü niyetliler, muhalifler daha neler diyor bilinmez.” Diyor.

Meclis üyesi arkadaşları da ona hak veriyorlar. “Bunu halka duyurmalı. Belki bazı kişiler eleştirecek, kızacak ama çoğunluk bize hak verecektir” diyorlar.

Önce seçim broşürlerimizdeki verdiğimiz sözler ne? İlk başta neler yapabiliriz?

Orta ve uzun vadede neler yaparız?

Bir program yapalım, halka açıklayalım.

Eğer söz verdiğimiz sürede bazı işleri tamamlayamazsak nedenlerini halka açıklayalım.
Vatandaş bizim iyi niyetimize inanırsa hoş görür. Diye karar veriyorlar.

Yorgun ama umutlu, moralleri düzelmiş, sanki her şeyi şimdiden başarmışlar, bütün sorunları çözmüşler gibi mutlu olarak toplantıya son veriyorlar.

Umut fakirin ekmeği. Vatandaş böyle olmasını umuyor.

Tüm iyi niyeti ile başkan ve meclis üyelerinin de iyi niyetine tüm kalbi ile inanmak istiyor.

Seçmen seçimde başka adaylara oy vermiş olsa da bu günden sonra büyük çoğunluk seçim sonuçlarına saygılı. Seçilenlerin iyi niyetli, dürüst ve başarılı olmasını istiyor.

Verilen sözlerin yerine getirilmesi. Daha güzel bir Bergama istiyor. 10.04.2009

Hiç yorum yok: