4 Ocak 2010 Pazartesi

YARGI ve YARGIÇLAR

YARGI ve YARGIÇLAR

Demokrasi ile yönetilen “veya yönetildiğini söyleyen” her ülkede kuvvetler ayrılığı ilkesi “YASAMA – YÜRÜTME – YARGI” benimsenmiştir.

Bu ülkelerde her zaman en son sözü “YARGI” söyler.

ABD, AB gibi demokrasinin kökleşmiş olduğu söylenen ülkelerde yüksek yargı üyelerini “PARLAMENTO” seçiyor.

ABD de yüksek yargının en üst yargıcını ABD başkanı seçiyor.

Ama atadıkları bu yargıçlar,

Hiçbir zaman atayan parti veya kişilerin yandaşları değil, uzun yıllar, bilgisi, tecrübesi, anayasa ve yasalara bağlılığı ve verdiği adil kararlarla ülkede herkes tarafından kabul gören kişilerdir.

Bundan 5 yıl önce ABD seçimlerinde kimin başkan olacağına YÜKSEK YARGI karar verdi.

ABD de “muhalefet partisinin ve rakibi başkan adayının telefonlarını dinletti diye NİKSIN, yalan söyledi diye “bir kez yalan söyleyen başka zaman da söyler diye” CILINGTIN” hakkında kendi atadıkları yargıçlar tarafından soruşturma açılıp yargılandılar.

Kimse de “OLMAZ BÖYLE ŞEY” demedi.

Çünkü “HUKUK BİR DEFA UYGULANMAZSA” başkası da ayni şeyi yapar” diye düşündüler.

Demokratik bir ülkede,

Siyasi iktidar isterse halkın oylarının % 70 ini alarak iktidara gelmiş olsun, yetki ve uygulamaları yürürlükteki ANAYASA VE YASALARLA sınırlıdır.

Parlamentonun çıkardığı yasaların Anayasaya uygun olup olmadığını “ANAYASA MAHKEMESİ”,

Siyasi iktidarın aldığı kararların, uygulamaların yasa ve yönetmeliklere uygun olup olmadığını “BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ ve DANIŞTAY”,

Yaptığı harcamaların yasalara uygun olup olmadığını “SAYIŞTAY” denetler.

Yani en son karar mercii YARGIDIR.

DEMOKRATİK, HUKUK DEVLETİNDE BU DURUMDAN HİÇ KİMSE ŞİKÂYETÇİ OLMAZ.

Demokratik, hukuk devletinde;

1 - YASALAR ADİL VE EVRENSEL HUKUK KURALLARINA UYGUN OLMALIDIR.

2 - YARGI BAĞIMSIZ, anayasa ve yasalara karşı taraf, bütün fikir, düşünce, dini inanç ve ırklara herkese karşı TARAFSIZ ve ADİL OLMALIDIR.

Demokratik hukuk devletinde, hak arayan herkes “YARGIYA BAŞVURUR.”

Eğer, halkın yargıya güveni yoksa o ülke nasıl “HUKUK DEVLETİ OLABİLİR?”

Bir ülkede herkes, her kurum bilerek veya istemeden yanlış karar verebilir.

Yanlış kararı “MAHKEMELER, YARGIÇLAR, HATTA EN ÜST YARGI KURUMLARI” vermiş olabilir.

Yinede hakkımızı arayacağımız yer bir üst YARGIDIR.

YARGI NASIL TARAFSIZ OLUR?

Yargıçlar, siyasi iktidarın kontrolünde olmayacak.

Verdiği karalar sonucu soruşturma, sürgün, terfi korkusu olmayacak.

Yargının, çalışacağı yer, teknik donanım ve personel yönünden bir eksiği olmayacak.

Yargıda görev alan herkesin “yargıç, savcı ve diğer personel” maddi yönden bir sıkıntısı olmayacak.

Yargının, bütçeden ayrılan payı siyasi iktidarın iki dudağı arasında olmayacak.

Yargıç ve savcıların atama, yükselmelerinde ve tayinlerinde siyasi iktidar söz sahibi olmayacak, adil bir sistem oluşturulacak.

Yüksek yargıda görev alanların seçimlerinde;

O güne kadar verdiği kararlarda, liyakat, başarı bilgi, tecrübe, anayasaya bağlılık ve verdiği adil kararlar ülkede herkes tarafından kabul edilmiş kişilerden olacak şekilde bir DEMOKRATİK sistem olacak.

Yargıçların verdiği kararlar veya uygulamaları hakkında şikâyetler olursa, bu konuda yine onların üstü yargı kurumu ve yargıçlar söz sahibi olacak.

Bir ülkede;

Yürütme “hükümet” yasama “parlamento çoğunluğu” iç içe girmişse,

Dahası siyasi partiler ve seçim yasası demokratik olmadığı için parlamentonun kimlerden oluşacağına siyasi parti liderleri karar vermekte ise,

Bu durumda yürütme ve yasama tek başına “BAŞBAKANIN” kontrolündedir.

Hele siyasi iktidarın istediği yasaları istediği gibi çıkaracak hatta anayasayı bile değiştirecek bir çoğunluğu varsa?

Bu durumda, siyasi iktidar, demokratik veya değil anayasa ve yasaları istediği gibi değiştirip, istediği kişileri istediği görevlere kolaylıkla getirebilir.

Devletin bütün kademelerinde örgütlenip, “çıkardığı yasalara uygun, ama hukuka ve demokrasiye aykırı” uygulamaların olduğu despot tek parti iktidarı kurabilir.

Hatta güçlü devletlerin isteklerine hep “EVET” diyerek onların güçlü desteği ile iktidarda kalabilir.

Yetkisinde olan polis gücü ile ülkede korku imparatorluğu oluşturmak isteyebilir.

Ülkenin büyük çoğunluğu işsiz, yoksul, devletin şefkatine muhtaç ve cahil olabilir.

İnsanların din, inanç gibi kutsal değerlerini kullanarak onları kandırıp her seçimde oylarını alabilir.

Basın “gazete ve TV” leri kontrolüne geçirebilir veya aleyhine yazıp konuşmalarını baskı ile engelleyerek “HALKIN DOĞRULARI ÖĞRENMESİNİ” engelleyebilir.

Devletin bütün kadrolarına kendi yandaşlarını getirebilir,

Gazete ve TV lerde aleyhine tek bir söz ve yazı çıkmasına izin vermeyip, sadece kendi propagandasını yaptırabilir,

Böylece gerçekleri bilmeyen halk her seçimde o partiye oy verdiğinden iktidarını uzun bir zaman sürdürebilir.

Bu siyasi iktidarın Anayasa ve yasalara aykırı hukuksuz uygulamalarına dur diyebilecek tek kurum yine “YARGIDIR.

Bu nedenle, iktidarda hangi parti olursa olsun,

Demokrasiye, insan haklarına, hukuka, adalet ve özgürlüklerimize sahip çıkmak için

YARGI ve YARGIÇLARIN,

SİYASİ İKTİDARLARIN KONTROLÜNE GEÇMESİNE KESİNLİKLE İZİN VERMEMELİYİZ. 21.11.2009

Hiç yorum yok: