27 Ağustos 2010 Cuma

İKTİDARA YÜRÜMEK

İKTİDARA YÜRÜMEK

CHP genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU olunca toplumda bir iktidar rüzgârı yakalandı.

Ama hiçbir parti sadece genel başkanın rüzgârı ve çabası ile iktidar olamaz.

Elbette lider yapması gerekenleri yapacak. Ülkeyi karış, karış gezecek. Parti meclisi, MYK ve uzmanlarla parti politikalarını, iktidara geldiklerinde sorunları nasıl çözeceklerini belirleyecekler.

Ancak bir partinin iktidara olabilmesi için bunlar yetmez.

Genel başkanından en alt yöneticisine, sade üyesine hatta o partiye umut bağlamış oy verecek seçmene kadar herkese görev düşmektedir. Herkesin çalışması, alın teri dökmesi gerekir.

Partilerimizin hepsi lider partisi olduğu, parti içi demokrasi olmadığı için her şeyi liderden bekliyoruz. Partinin en üstünden en altına kadar bütün yöneticileri hatta sade üyeleri herkes liderin ağzına bakıyor.

Kimi dinlesen “Milletvekili, belediye başkanı, il başkanı, ilçe başkanı herkes “LİDERİN DEDİKLERİNİ” tekrar ediyor. Kendiliklerinden farklı bir şey yapamıyor, söylemiyor, aslında söyleyemiyorlar.

Çünkü kokuyorlar.

Çünkü hiç kimse hiç bir göreve seçimle gelmiyor.

Lider getiriyor. Lider beğenmediği kişinin üstünü çiziyor.

İşte bu nedenle CHP 20 yıldır büyüyemedi, iktidar olmak bir yana iktidar alternatifi bile olamadı.

İşte bu nedenle CHP 1999 da baraj altında kaldı.

Herkes bütün suçu liderde aradı, onu suçlandı.

Aslında suç tek başına liderde değildi.

CHP de 20 yıldır bu gidişe hiç kimse, kişisel olarak “iyi, dürüst, demokrat olanlar” bile “vicdanları sızlasa da” ses çıkarmadı.

Milletvekilleri, belediye başkanları, il, ilçe başkanları veya bu görevlere gelmek isteyenler bile “lider adımı çizmesin diye” sessiz kaldı.

Parti seçimlerde başarısız olunca da hiç kimse “bizde de bir kusur, suç var” demedi.

Hatta bunu aklına bile getirmedi.

ŞİMDİ CHP DE YENİ BİR SAYFA AÇILDI.

YENİ BİR LİDER, YENİ BİR GENEL BAŞKAN VAR.

Şimdi 8 yıllık AKP iktidarında yoksullaşan çaresiz yığınlarda bir umut belirdi.

CHP bu şansı çok iyi kullanılmalıdır.

ÖYLEYSE İKTİDAR OLMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Herkes görevini yapmalıdır.

Yerelde iktidar olunan Belediyeler, il genel meclisleri başarılı olmak zorundalar.

Hiç kimse görevden alırlar, adımı çizerler, beni aday göstermezler diye korkmadan parti içi demokrasiden taviz vermemeli, korkup susmamalı.

Kim hangi görevde ise görevini hakkı ile dürüstçe yapmalı.

İlçe başkanlarının ilçesine bağlı, bütün mahalle ve köylerde, “tarım, sanayi, emekli, esnaf, memur, işsiz, yoksul” kimlerin hangi sorunları var bilmelidir. İlçesinde uçan kuştan haberi olmalıdır.

Yerel ve bölgesel basın devamlı izlenmeli, haber, yorum ve eleştiriler dikkate alınmalıdır. Yerel basın ile halka ulaşılmalıdır.

Bütün kesimlerle bire bir ilişki kurarak partisinin politikalarını liderin sözlerini tekrarlayarak değil, “KENDİ SÖZCÜKLERİ İLE” yerel sorunlara ağırlık vererek parti politikalarını anlatmalıdır.

Kişisel sorunlar değil TOPLUMSAL sorunlara ağırlık verilmedir.

Sadaka, iyilik, kendi cebinden yardımlar yaparak değil, insanların “vatandaş olarak” devlet kurumlarında hak, hukuk aramalarına yardımcı olunmalıdır.

İlçe yönetimleri, “mahalle ve köylerde” insanların sorunları hakkında devamlı güncel raporlar almalı, belediyeye, il başkanlıklarına, bölge milletvekillerine, parti genel merkezine bu raporlar ulaştırılmadır.

Bölge milletvekilleri ile devamlı ilişki kurulmalı, ilçe sorunlarının gerektiğinde TBMM de gündeme getirilmesi sağlanmalıdır.

İlçe başkanlığı olarak, siyasi, toplumsal konularda çalışmaları olan, ilçenin sevilen, sayılan dürüst, saygın, kültürlü, bilinçli kişileri ile ilişki kurulmalı, onların görüş ve düşüncelerinden yararlanılmalıdır.

İnsanları salonlara çağırıp panel, seminer, konferanslar yapmak yerine, köylerde, mahallelerde, işyerlerinde insanların ayağına giderek onların sorunları hakkında bilgi alınmalıdır.

Onlara “bize oy verin, bütün sorunlarınızı çözeceğiz” demek yerine, insanların ne yapmaları gerektiği anlatılmadır.

Bireysel olarak hiçbir şey yapılamayacağını, sendika, mesleki örgütler, “meslek odaları, ziraat odası gibi” ile sahip çıkılıp, savunulabileceği anlatılmalıdır.

Ekonomik ve demokratik taleplerinin karşılanması ve sorunlarının çözümü için siyasi partilere üye olmaları, partilerin en alttan en üste kadar bütün kademelerinde görev almaları gerektiği anlatılmalıdır.

Yakınan her kese “iktidar partisi temsilcilerine bunları sordunuz mu? Ne yanıt verdiler? Diye sorulmalıdır.

AKP anayasayı bile değiştirecek bir çoğunlukla 8 yıldır iktidar olduğu halde suçu hep neden muhalefete CHP de aradıkları sorulmalıdır.

Partide en alttan en üste bütün görevlere seçimle gelinmesi savunulmalıdır.

Kim olursa olsun seçim dışında yargı kararı olmadan görevden alınmaya karşı durmalıdır.

Başta milletvekilleri olmak üzere, belediye başkanları, belediye ve il genel meclisi üyelerinin kim olacağının üyelerce belirlenmesini gerektiğini “önce kendimiz benimseyip kabullenmeliyiz.”

Kesinlikle adayların ilden, merkezden atanmasını “bizi görevden alacaklarını, aday olmamızı engelleyeceklerini bilsek bile” kabul etmemeliyiz.

Son söz;

Her şeyi genel başka liderden beklemek yanlıştır.

Herkes çalışmalıdır.

Genel başkan KILIÇDAROĞLU ne diyor?

Karanlıktan aydınlığa hep beraber çıkacağız.

“BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞCESİNE.”

Hep birlikte çalışmadan güzel günler göremeyeceğiz. 11.06.2010

Hiç yorum yok: