21 Kasım 2010 Pazar

70 CENT

70 SENT

Ülkemizde bu kadar çok işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk varken, insanlar geleceklerinden kaygılı iken AKP nasıl iktidarda kalabiliyor? Bütün seçimleri nasıl kazanıyor? Yargıyı İktidara bağımlı hale getirmek için yaptığı anayasa değişikliği referandumunda nasıl oluyor da halkın desteğini alabiliyor?

Önce 24.03.2008 tarihli Vatan gazetesinde MİNE ŞENOCAKLI’ ya “ERDOĞAN’I 10 YIL ÖNCE UYARMIŞTIM” diyen eski Adalet bakanı Şevket KAZAN ne diyor ona bakalım.

SÜLEYMAN DEMİREL NASIL BAŞBAKAN OLDU?

Vehbi Koç’u çağırıyorlar Amerika’ya. Çağıran da ROBERT COMMER, daha sonra Türkiye’ye büyükelçi olarak gelen, ODTÜ’de arabası yakılan COMMER. Koç, gidiyor. COMMER diyor ki, “Adalet Partisi bu seçimle, 1965’te tek başına iktidar olacak. Ama partinin genel başkanı RAGIP GÜMÜŞPALA vefat etti. Genel başkan kim olacak? “ Vehbi Koç, ”Koca Reis“ diyor. Koca Reis, Saadettin Bilgiç! COMMER, ”Olmaz. O milliyetçi muhafazakâr. Bizim işimize gelmez“ diyor. ”Peki kim olacak?“ diye soruyor Koç. ”Bizim biraderlerden DEMİREL!” Koç, ”Halk oy vermez ki, o bürokrattır” diye karşı çıkıyor. “O sizin bileceğiniz iş” diyor COMMER, Vehbi Koç’u gönderiyor. Koç geliyor, önce DEMİREL’ le görüşüyor, kimlik tespiti yapılıyor. Kırsal kesimin başına geçecek ya, “İSLAM KÖYLÜ, ÇOBAN SÜLÜ” diyorlar. Halkın da hoşuna gidiyor...

TAYYİP ERDOĞAN NASIL BAŞBAKAN OLDU?

Baktı ki, DEMİREL’ i Vehbi Koç işbaşına getirmiş. Ha, demek ki Türkiye’de başbakan olmak için hem AMERİKA’ nın hem de sermayenin desteğine ihtiyaç var. Peki, Amerika’nın desteğini sağlamak için ne yapmak lazım, bizi Koç’a götürecek adam lazım. Koç’a götürecek adam kim? Önce Korkut ÖZAL ve CÜNEYT ZAPSU.

Bunlar Demokrat Partiyi kurdular, hazırladılar. ‘Fazilet Partisi kapanırsa Erdoğan hemen başına geçsin’ diye. ZAPSU aynı zamanda TÜSİAD üyesi. TÜSİAD’ a götürdü Erdoğan’ı, hatırlayacaksınız ECZACIBAŞI’ nın evinde toplantı bile yapıldı. Bunlar da sonunda Koç’a kadar uzanmanın peşrevleri oldu... Sonunda Erdoğan’a icazet verildi, gitti Amerika’ya.

Amerika, başbakan olmasına karşılık ondan beş konuda söz aldı:

1 - Ben Irak’ı işgal edeceğim. Sen bana yardım edeceksin.

2 - ANNAN Planı’nı Kuzey Kıbrıs’a kabul ettireceksin.

3 - Seni Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı yapacağım. Burada sana tarihi görevler var, bu görevleri yerine getireceksin.

4 - IMF ile çalışacaksın. Tabii AB ile de beraber olacaksın.“

Hepsine “Baş üstüne!” dedi Erdoğan.

Bunların garantisi alındıktan sonra Erdoğan’ın başına bir güzel KİPA giydirdiler. Bir de böyle işlemeli kırmızı CÖBBE gibi bir şey... Ne uğruna, ”Siz beni yeter ki Türkiye’ye başbakan yapın!“ Ondan sonra bir baktık ki TAYYİP başka bir TAYYİP!

AKP 8 yıllık iktidarında ABD nin 4 madde halinde istediklerini yaptı mı?

Yaşadık gördük. AKP ve başbakan, ABD tüm isteklerinin, AB nin birçok isteğini yerine getirdi.

ABD, başbakandan memnun. Ama ABD nin daha ORTADOĞU, AVRASYA ve AFGANİSTAN’ da işi bitmedi. Başbakan ABD, AB ve Küresel sermayenin isteklerini yerine getirdiği sürece desteği devam edecek. Arkasını sağlama alan başbakan ülkede tek adam.

Peki, ülkemizin durumu nasıl?

Başbakan,”IMF den borç almıyoruz, döviz sıkıntımız yok, dünya ekonomik krizi bizi teğet geçti, işsizlik ABD ve AB de bile bizden fazla” diyor. Acaba doğru mu?

İhracatımız gelirimiz 120 milyar, turizm gelirimiz 20 milyar, ithalatımız ise 170 milyar, dolar. Her yıl verdiğimiz açık 30 – 40 milyar dolar. Bu 30 – 40 milyar doları nereden buluyoruz? Dış borç faizlerini nasıl ödüyoruz?

Yüksek faizli, uzun vadeli “hazine bonosu, devlet borç senetleri” satıyoruz. Kolayca satabilmek için onlardan bir lira bile vergi alınmıyor. “Ama asgari ücretten % 15 vergi alınıyor.”

Her yeni doğan çocuk 15.000 dolar borç ile doğmuyor mu?

Dahası, 8 yıl içinde, Anadolu’nun dört bir tarafına dağılmış Devlete yani kamuya, yani bizlere ait cumhuriyet kurulduğundan bu yana 85 yılda kurduğumuz dev fabrikalarımız, işletmelerimiz ve bunlara ait milyonlarca metrekare arazi ve arsalarımız,

EBK, ETİBANK, ERDEMİR, TÜPRAŞ, ŞEKER FABRİKALARI, SEKA, TEKEL, PETKİM, SÜMERBANK, TCDDY, ZİRAİ DONATIM KURULU VE TRAKTÖR İŞLETMESİ, “FABRİKA, İŞLETMELER VE ARAZİLERİ İLE BİRLİKTE”, TERSANELER, TRABZON, DİKİLİ, KUŞADASI LİMANLARI, GERKONSAN, TAKSAN, BURSA GAZ, THY, ETİ GÜMÜŞ, BAKIR İŞLETMELERİ, TÜGSAŞ, TÜMOSAN, İGSAŞ, TÜRK TELEKOM, OTELLER, ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARI, DOĞAL GAZ ÜRETİME AİT 9 SANTRAL, ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN HEPSİ,

Borçları devlete, alacakları alan kişiye ait olmak üzere yerli yabancı para babalarına, iktidar yandaşlarına “SATILDI.”

Bir çok fabrika ve işletmeyi yüzlerce dekar kıymetli arsa ve arazileri için aldılar. Belediyeler imar değişikliği yaptı kıymetleri 15 – 20 kat arttı. Alanlar verdiklerinin kat ve kat fazlasını kazandılar.

Yarın sabah yabancılar borsadaki paralarını alıp gidebilir. Hazine bonolarımızı almaktan vaz geçebilirler. Bir anda 70 DEĞİL 7 SENTE BİLE MUHTAÇ olabiliriz. Üstelik satabileceğimiz dev tesislerimiz, fabrikalarımız, işletmelerimiz, arazi ve arsalarımız da artık yok.

1980 yılında başbakan DEMİREL “70 SENTE MUHTACIZ” demişti. Ama o gün bu günkünden zengindik. Çünkü AKP iktidarının sata, sata bitiremediği dev fabrika ve tesislerimiz vardı.

Bundan sonra satabileceğimiz “yasaları çoktan çıkarıldı” ormanlarımız, Güneydoğu sınırındaki mayınlı araziler, ve akarsularımız kaldı.

Bütün bu gerçeklere rağmen;

Başbakan 2011 seçimleri sonrası yine tek başına “hem de büyük çoğunlukla” iktidar olmayı,

TBMM de ki çoğunluğu ile “BAŞKANLIK SİSTEMİNİ” getirmeyi,

2012 ve 5 yıl sonra 2017 yılında 2. Kez halk oyu ile “DEVLET BAŞKANI” seçilmek istiyor.

Bütün bunları yapabilmesi ancak ve ancak bizim oylarımıza bağlı.

Siz ne diyorsunuz? Seçimlerde buna izin verecek miyiz? 20.10.2010

Hiç yorum yok: