21 Kasım 2010 Pazar

PRANGA

PRANGA

Deniyor ki referandumda CHP başarısız.

Taktikleri, söylemleri yanlıştı.

Anayasayı anlatmadı.

Anayasa değişikliği % 58 oyla kabul edilmiştir.

Hiçbir mazerete sığınmadan söylemek gerekir ki;

İktidar partisi AKP ve “özellikle başbakan” referandumda başarılı olmuştur.

Toplumun bütün kesimlerine “güçlüyüm, hala rakipsizim” mesajı vermiştir.

Başbakan yakındığı PRANGALARINDAN da kurtulacağına göre hiçbir mazereti olmaması gerekir.

“ANAYASA MAHKEMESİNİN ve HSYK” üyeleri 30 gün içinde belirlenecektir.

Ben “diğer 24 madde için yasal düzenlemelerin yakın zamanda yapılacağını sanmıyorum.” Ancak millet verdiği sözleri yerine getirmesini bekleyecektir.

Aslında başta medya olmak üzere toplumun önemli kesimi çok iyi bilmektedir ki;

Devlet olanakları sonuna kadar kullanılmış, toplumun bütün kesimlerine baskı uygulanmış, hatta tehdit edilmiştir.

Ama sonuç önemlidir. İktidar partisi ve başbakanın dediği olmuş anayasa değişikliği halkoyu ile kabul edilmiştir.


CHP nin yeni genel başkanı KEMAL KILIÇDAROĞLU başarısız demek de yanlıştır.

Son 20 yıldır CHP tarafından Anadolu ihmal edilmiştir.

Seçimlerde dahi en fazla 20 ile gidilmiş, halkla temas kurulmamıştır.

CHP lideri DENİZ BAYKAL ana muhalefet partisi olmayı başarılı görmüş, iktidar olmak gibi bir derdi olmamıştır.

Anadolu’da, CHP nin bir çok yerde tabela örgütü vardır. Seçimlerde bütün sandıklarda görevlendirecek kadar bile üyesi yoktur.

Parti üyelerinin iktidar olmak, AKP ye alternatif olmak gibi bir umudu da yoktur.

İşte böyle bir örgüt ve yapıda hem de Referandum arifesinde KILIÇDAROĞLU genel başkan oldu.

Bütün enerjisi ve çabası ile hantal, yıllardır çalışmayan parti yönetimine ve örgüte bir hareket, özgüven, enerji verdi.

Ancak bu kadar kısa sürede daha fazlası yapılabilir miydi?

Kemal KILIÇDAROĞLU toplumda bir rüzgâr yarattı.

Bundan sonra Anadolu insanı CHP ve KILIÇDAROĞLU’ nu izleyecek.

Parti ekonomik programına, “işsizlik, yoksulluk için ne yapacağına” Kürt ve terör sorunun çözümü için “üçüncü yol olarak adlandırılan” programa bakacak.

KILIÇDAROĞLU’ nun seçim olmayan zamanlarda da iline, ilçesine, köyüne gelmesini bekleyecek.

Bunlar yeter mi?

Taşrada bütün parti yönetimleri aktif olacak. Parti politikalarını çok iyi öğrenecek, özümseyecekler.

Ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini liderden veya parti üst yönetimlerinden beklemeyecekler.

Yerelde iktidar olunan Belediyeler, il genel meclisleri başarılı olmak zorundalar.

Bölge milletvekilleri ile devamlı ilişki kurmak, yörelerinin sorunlarının TBMM de gündeme getirilmesi sağlamalıdırlar.

İl, ilçe başkanları “bana rakip olur diye düşünmeden” siyasi, toplumsal konularda çalışmaları olan, ilçenin sevilen, sayılan dürüst, saygın, kültürlü, bilinçli kişileri ile ilişki kurulmalı, partiye kazandırılmalı, onların görüş ve düşüncelerinden yararlanılmalıdır.

İnsanları salonlara çağırıp panel, seminer, konferanslar yapmak yerine, köylerde, mahallelerde, işyerlerinde insanların ayağına gidilmelidir.

Ancak bu şekilde;

Halkın güveni kazanılabilir.

İktidar alternatifi olunabilir. 14.09.2010

Hiç yorum yok: