30 Ocak 2008 Çarşamba

BU KADARDA İNSAFSIZLIK OLMAZ

Cumhurbaşkanının yasayı veto gerekçelerin okuyunca, kendilerine kıyak maaş ve emeklilik hakkını alırken işçiye, köylüye, çiftçiye, küçük esnafa, memura nasıl bu kadar insafsız olunur? Böyle bir yasaya vicdanları sızlamadan nasıl EVET dediler? Diye düşündüm. DAHA BİR İŞİ OLMAYAN milyonlarca çoğu genç insan şimdilik sessiz. Beki İŞ OLMADAN SOSYAL GÜVENLİK ZATEN OLMAZ diye düşünüyorlar. Belki NASILSA BİZ EMEKLİ OLUNCAYA KADAR 25 YIL İÇİNDE BU YASA DEĞİŞİR diye düşünüyorlar. Gerçekten bu gün en yakıcı sorun İŞSİZLİK. Çalışanların bir çoğu SSK’ lı bile değil ve iş güvencesi yok.

Fakat SOSYAL GÜVENLİK sadece emeklilik için veya yasal zorunluluk için gerekli değil. Sosyal güvenlik kapsamında olmasan kendin, eşin, çocukların hasta olduğunda milyarları bulan doktor, ilaç ve tedavi ücretlerine parayı nereden bulacaksın? Daha da önemlisi iş kazası geçirsen, çalışamaz hale gelsen senin, ailenin hali ne olacak? Bu gün işin olsa da, olmasa da çıkarılacak SOSYAL GÜVENLİK YASASI seni ilgilendiriyor. Çünkü bu yasa maaşından ne kadar kesinti olacak? Hasta olduğunda tedavi ve ilaç paranın ne kadarını kurum verecek? İş kazası geçirdiğinde durumun ne olacak? Her yıl ücretin ne kadar artacak? Kaç yılda emekli olacaksın? Emekli maaşın ne kadar olacak? Sen ölürsen eşine, çocuklarına nasıl ve ne kadar maaş bağlanacak? Bütün bunları bu yasa düzenliyor

Bu gün işsiz olanlar. Bu gün sigortasız olanlar. Bu gün BAĞ – KUR lu olmayanlar. Bu gün emekli sandığına tabi olmayanlar. Eğer sosyal güvenlik yasasını cumhurbaşkanı veto etmemiş olsaydı. diyelim 25 yaşında, SSK lı, BAĞ – KUR lu veya devlet memuru oldunuz, 25 yıl çalışacak, 9 bin iş günü prim ödeyecek ve emekliliği 50 yaşında hak edecektiniz ama emekli maaşını erkekseniz 20 yıl bekleyip 60 yaşında, kadınsanız 18 yıl bekleyip 58 yaşında ancak alacaktınız.

Yine yasa veto edilmeseydi; maaş ve ücretleriniz her yıl ocak ve temmuz aylarında ancak enflasyon oranı (TÜFE) kadar artacaktı. Bunda ne var? Demeyin. Sosyal devlette ücretler artarken enflasyona en az % 1 – 2 de refah payı eklenerek zam yapılır ücretlere. Yasa veto edilmeseydi bu gün milli gelir kişi başına 5000 dolar deniyor. 5 yıl sonra milli gelir kişi başına 20 bin dolara çıksa bile ve enflasyon %1 olsa, ülkede bir çok kişi kat ve kat zenginleşecek ama ücretli ve maaşlıların ücreti % 1 artacak. Ülke zengin, iş adamları zengin, milletvekilleri zengin ama ücretliler daha fakir olacak.

Eğer sosyal güvenlik yasası yürürlüğe girseydi, Tedavi ücretleri bugün sosyal güvenlik kurumu tarafından ödenirken bundan sonra senden katılım payı alacaklardı. Hatta 18 ve 40 yaş arası dişin ağrısa çektirme parasını, dolgu yaptıracaksan dolgu parasının tamamını cebinden ödeyecektin. Sanki gençken insanın dişi hiç hastalanmaz. 40 yaşından sonra ise tedavi ücretinin yarısını sen verecektin.

Eğer bu yasa veto edilmeyip yürürlüğe girseydi kıdem tazminatı veya ikramiyen 2008 yılından itibaren işverenin tarafından ödenecekti. Peki hangi işveren çalışanlarının kıdem tazminatlarını tam olarak ödüyor? Seni emekliliğine az kala işten ata, iflas ettim diye işyerini kapatsa veya başkasına devrederse yılların alın terini nasıl alacaksın? Mahkeme kapılarında koştur dur? Mahkemeyi kazansan bile eski patronunun üzerinde kuruş para, bir evlek bile taşınmaz bulabilirsen belki alırsın.

Sosyal güvenlik kurumları batakta ise suçlusu ücretliler mi? Devlet memurlarından kesintiler ne yapıldı? Faizler % 100 e dayandığı zaman bile düşük faizlerle devlet bankalarında tutuldu, işverenlere kredi olarak verildi, hazinenin açıkları için kullanıldı. Para olmayınca da yüksek faizlerle de borç para alındı. Peki SSK neden açıkta? Çünkü KİT ve belediyeler, özel sektör işçilerden kestiği SSK primlerini SSK ya yatırmadı. SSK emekli aylıklarını, tedavi masraflarını, personel ücretlerini ödemek için yüksek faizle borçlandı. SSK borçlarına sık, sık af getirildi. Yasaya göre sigortasız işçi çalıştırmak suç olduğu halde sigortasız işçi çalıştırılmasına göz yumuldu. Bağ Kur primler yüksek, enflasyon yüksek, hayat pahalı olduğundan primler ödenemedi ama prim ödeyebilecek olan bir çok kişi de NASILSA YAKINDA AF ÇIKAR diye prim ödemedi. Bağ Kur ödeme güçlüğüne düştü. HİÇ BİR ÜLKEDE SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARI SADECE ÇALIŞANLARDAN KESİLEN PRİMLERLE AYAKTA KALMAZ. AVRUPA ÜLKELERİNDE SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINA DEVLET BİZİM ÜLKEMİZİN 10 KATI KATKI YAPIYOR. SOSYAL DEVLET BUDUR

Bize işsizliği , yokluğu, yolsuzluğu önleme, refaha kavuşturma sözü verip iktidara gelenler. . Vatandaş dilenci olmak istemiyor. Aşevlerinden karın doyurmak, yeşil kart peşinde koşmak, zekat marketlerde yiyecek dilenmek, fakir fukara fonundan para almak istemiyor. Evini geçindirecek, çoluk ve çocuğumuzla insanca yaşayabilecek emeğinin, alın terimizin hakkı olan bir ücret istiyor. Hastalandığımızda para sorulmadan tedavi edilmek istiyoruz. Yaşlandığımızda kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz. Ülkenin milli gelirinin adil dağıtılmasını istiyor. IMF nin emirlerini değil ülke insanının istediklerinin yapılmasını istiyor. Bunu yapan yapar. Yapamayan gider, yapacak gelir diyor. 2006

Hiç yorum yok: