31 Ocak 2008 Perşembe

DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM.

MORGUÇ:
Tarihte bir Filozof böyle demiş. DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE VARIM. Akıl hastanelerinin bahçelerinde RODİN’ in düşünen adam heykeli var.

Düşünmeden doğruyu bulamazsın. Her okuduğumuza, her duyduğumuza, her söylenene, her gördüğümüze düşünmeden doğru veya yanlış diye karar verirsek çok yanılırız. Ben TV ve gazetelerde çıkan haberleri düşüncemin süzgecinden geçiririm. Farklı fikirleri dinlerim. Olup olamayacaklarına, yanlış ve doğruluğuna kendime göre karar veririm. Özellikle siyasetçiler ve medyanın bizi her zaman yanılttığına inanırım.

Son günlerdeki gündem;

KİRA ÖDER GİBİ EV SAHİBİ OLACAKSINIZ: MORGUÇ (söylenişi) modeli ile her kes ev sahibi olacak. 20 hatta 30 yıl vadeli kredi alınacak kira öder gibi taksitle ödenecek. Basın günlerdir bunu anlatıyor. Kredi faizlerinin % 1 in altına düşeceğini müjdeliyor.

Bu haberlere herkes sevindi. Daha yasa çıkmadan, hatta yasa tasarısı son şeklini almadan ev fiyatları 2 ye 3 e katlandı. Herkes ev alma hayalleri kurmaya başladı. Ancak son günlerde bu işin öyle ucuz olmayacağı anlaşıldı.

Devlet bakanı ABDÜLLATİF ŞENER’ in de katıldığı 21.12.2005 günü ATV de Siyaset Meydanı programında anlaşıldı ki; 100 milyar kredi alanın aylık ödeyeceği taksit 1 milyar 150 bin TL. Tavsiye 3 milyar TL den az maaş alanlar böyle bir krediyi almasınlar. Eğer krediyi alan 2 ay taksiti aksatırsa (af yok) aldığı ev krediyi veren banka tarafından hemen satılacak.

Sonuç olarak BU SİSTEMİN AMACI herkesi ev sahibi yapmak değil parasal yani bankaları, kredi veren kurumları çalıştırmak.

Ülkede bu krediyi alabilecek ve ödeyebilecek çok az kişi olacak. Alanlar ilerideki enflasyondan etkilenmemek için sabit ödeme ile kredi alsınlar. Bu durumda da eğer gelecek 20-30 yılda enflasyon olursa krediyi veren bankalar ve FİNANS kurumları batar, yine bundan birkaç yıl önce olduğu gibi ceremesini vatandaş çeker. Hesap sorulacak kimse bulunamaz.

HELAL GIDA:
1974 yılında CHP – MSP (ECEVİT – ERBAKAN) koalisyon hükümetinde Et Balık Kurumu (EBK) MSP li bakana bağlanmıştı. Burada hayvanlar kesilirken İslam kurallarına göre Besmele çekilmesi şart, yoksa HELAL olmaz dediler. Ancak tavukları büyük bir hızla makine kesiyordu. Her tavuk için ayrı, ayrı Besmele çekilmesi mümkün olmuyordu. Toplu halde hepsine birden tek Besmele çekelim dediler, olmaz dendi. Teybe alalım hızlı söylensin dediler, makinadan çıkacak Besmele kabul olmaz dediler. Sonra ne oldu bilmiyorum. Belki de çözüm bulunmadan hükümet dağılmıştır.

Şimdi de gıdaların satılabilmesi için TSE den HELAL GIDA onayı istenmesine karar verilmiş. Örneğin koyun, dana, tavuk kesilirken dini kurallar yerine getirilmiş İslam dinine göre haram veya mekruh mu? Diye standart alınacak. Böylece yiyenlere günah yazmayacak.

Peki de HARAM PARA için neden standart aranmıyor? Verdiği vergiye, yaptığı işe ve buradan elde ettiği gelire göre çok lüks yaşayanlara neden NEREDEN BULDUN BU PARALARI? Diye sorulmuyor? Hatta daha önce çıkarılan yasa neden iptal ediliyor?

İslam dininde besmelesiz kesilen, eti yenmesi yasaklanan hayvanları yemek günah da haksız yere elde edilen para, hak edilmeyen gelir HELAL Mİ?

Birde ya bu hayvanlar çalıntı ise? Ya hormonlu ise? Ya bunu üreten firma malını aldığı üreticiye, yanında çalıştırdığı işçiye parasını ödemiyorsa? Ya vergi kaçırıyorsa? Peki bu konuda neden denetlemiyoruz? Bu konuda bir standart getirmiyoruz?

Son günlerde bir gazete İslam bilim adamlarını anlatan bir kitap veriyordu. İslam dinini benimsemiş birçok insanda bilimsel bir çok şeyler yapmış. Öyleyse bütün buluşlar neden Avrupa’da olmuş. İslam ülkeleri neden kalkınamamış, çoğu neden yoksul diye düşünüyorum.

İslam din adamları bir çok yeniliği, buluşu GÜNAH, DİNİMİZE AYKIRI diye yasaklanmış.

Ayni şey Avrupa’da da Hıristiyan kiliseleri tarafından yapılmış. Yıllarca dünya düzdür, olduğu yerde duruyor, güneş dünyanın etrafında dönüyor diyen Hıristiyan din adamlarına GALİLEO çıkmış DÜNYA YUVARLAKTIR VE DÖNMEKTEDİR demiş. Kilise onu mahkemeye vermiş sözünü geri almazsa ölüm cezası vereceğini bildirmişler. GALİLEO mahkemede sözünü geri almış. Yüz yıllar süren mücadeleler sonucu Avrupa’da ülke yönetimlerine Kilisenin ve din adamlarının karışmasını, ülkelerin dini kurallara göre yönetilmesini engellemiş.

Ama İslam ülkelerinde hala daha bir çok ülke din kurallarına göre yönetiliyor. Bir çok İslam ülkesi fakir, kalkınamamış, geri kalmış. Arap ülkelerinin zenginliği ise sadece petrolden. 40-50 yıl sonra petrol bitince onlarında diğerlerinden farklı olmayacak. Çünkü petrol gelirleri ülkedeki bir avuç kişiye akıyor ve ülkelerinde sanayi yok.

Bir tek çoğunluğu Müslüman olan ülkemiz kalkınabilmiş, gelişmiş ülkelerle yarışmaya çalışıyor. Bunun tek nedeni Cumhuriyetle birlikte din ile devlet işlerini birbirinden ayıran LAİK sistemin benimsenmiş olması.

Osmanlı İmparatorluğu matbaayı 600 yıl ülkeye sokmamış.

Heykel put diye yasak.

Resim yasak. Sadece hat sanatı gelişmiş.

Bulunduklarında TV, bisiklet, araba günah ve yasak.

Aya gidilmesi yalan.

Mimarlık sadece cami, kervansaray, çeşme, yalı gibi yapılar için gelişti.

Halbuki dünyanın belki de en büyük mimarı SİNAN neler yapmazdı?

Kızların okuma yazma öğrenmesi yasak. Günümüzde bile Devlet zorladığı halde kızlarını okula göndermeyenler yok mu? Erkeğe çok eşlilik serbest, karısını dövmek serbest. 2006

Hiç yorum yok: