30 Ocak 2008 Çarşamba

YAPMA BAŞKANIM !

Bergama’da hep bir şeyler yapmak için bir şeyler yıkıldı. MEYDAN yapmak için hak eğitim merkezi, tekel, bir yazlık, bir kışlık iki sinema, koskocaman tekel binası ve bir ev. Daha güzel PARK yapmak için gül bahçesi, çamlı park. KÜLTÜR SARAYI yapmak için garaj dükkanları ve düğün salonu. Yol açmak için (İNÖNÜ CADDESİ) bir çok ev. Birde hizmette başarının ölçüsü diye gösterilen (bu ölçüyü kim koymuşsa) başkanlarımız defalarca yol bozup yol yaptılar. İstiklal meydanındaki YILDIZ PARK ne oldu? Karanfilli kahvenin karanfilleri ve bahçesi ne oldu? Gazi okulunun orada kurtuluş parkı yok muydu? Peki şimdi neden yok? Sayın başkanım; Bergama bu gün daha mı güzel? Halk daha mı memnun? Acaba bunları yapanlar şimdi ne düşünüyorlar? Vicdanları rahat mı? ? Bunu hiç kendinize sordunuz mu? Şimdide siz TRAFİK, OTOPARK ve YOL sorununu çözmek düşüncesi ile yolları ve kaldırımları kırıp – yıkıp yeniden yapıyorsunuz. Peki daha güzel mi olacak? Trafik sorunu çözülecek mi? Otopark sorunu çözülecek mi? Harcanan trilyonlara değecek mi? Ayvaz Aliden kaleye teleferik yapacağınızı söylüyorsunuz. Kaça mal olacak? Çok mu elzem? Kaç kişi yaralanacak, Bergama’ya ne kazandıracak?

Sizle ayni kuşağız. Ortaokul – Liseyi beraber okuduk. Bergama lisesinin karşısındaki havuzlu parkı, küçücük çay ocağını bilirsin. Özellikle akşamları aileler Çamlı park, gül bahçesinde olduğu gibi burada da oturup gelen geçeni seyreder çay, meşrubat içerdi. Bir de baktık ki, çay ocağı ve havuz yıkıldı, bazı ağaçlar kesildi, Zübeyde hanım ilkokulu tarafına büyük bir bina yapıldı. Park değil kahvehane oldu. Öğrenciler, gençler bir kısmı parasına, bir kısmı çayına OKEY ve KAĞIT oynadılar. Parka aileler gelemedi. Şimdi de siz yol için 2 büyük palmiye dışında bütün ağaçlar kestirdiniz. Park daha da küçüldü. Her taraf taş oldu. Ağaç kalmadı. Gölge için şemsiyeleri alındı. Peki müzenin ve Milli Eğitimin önündeki 2 çam ağacı neden söküldü?

Yine bilirsin başkanım, eski hükümet konağı, şimdi Emniyet Müdürlüğü olan binanın arkasında tamamen çam ağaçları ile kaplı Bakırlının ÇAY BAHÇESİ vardı. Yazın HACİVAT – KARAGÖZ seyretmeye giderdik. Şimdi petrolün ve petek birahanelerinin olduğu yerin eskiden ÇOCUK BAHÇESİ olduğunu da bilirsin. Etrafı alçak duvar, üç ayrı cepheden kapısı vardı. Kenarlarında çam ağaçları vardı. Bayramlarda dolaplara, salıncaklara binerdik. Neden niçin bilinmez daha sonra bu çocuk bahçesinin yarısını benzinlik yaptılar. Tabi çam ağaçları kesildi. Bir kısmı da önce Turizm danışma, sonra petek birahaneleri oluverdi. Ben görev gereği Bergama’dan ayrılmıştım. Bergama’da olmadığım sürede, Havuzlu parkın yarsını almışlar, tabi ağaçların bir kısmı daha kesilmiş. Bakırlının çay bahçesi yıkılmış, kocaman çam ağaçlarının hepsi kesilmiş. Zübeyde Hanım ilkokulunun bahçesi küçülmüş. Taksi durağı kalkmış. Ceza evi yıkılmış ve taşınmış. Bütün bunların yerine kocaman bahçesi bile beton HÜKÜMET KONAĞI yapılmış. Eskiden kademeli her kademenin arasında rengarenk güzel kokulu güllerin olduğu merdivenlerle çıktığında sol tarafa ailelerin, sağ tarafa erkelerin oturduğu Gül bahçesi ve Çamlı park artık yok. Ağaçlar var, park var ama eskiden olduğu gibi çay meşrubat içilemiyor, sadece taş banklara oturup, çekirdek yiyip kabukları ile yerleri kirletmekten başka bir şey yapılamıyor.

Sözde çatı akmış, BERGAMA SPORUN evrakları ıslanmış. Belgeleri okunmaz hale gelmiş. Bu nedenle düğün salonu da kapatılmış. Bergama spor evrakları öyle ıslanmış ki denetlenmede hiçbir evrak bulunamamış. Ama nasıl olduysa kütüphanedeki kitaplara bir şey olmamış. Yine çatıyı onartmak da galiba kimsenin aklına gelmemiş. Düğün salonu kapanıp, halk eğitim merkezi yıkılınca Bergama kalmış düğün salonsuz. Bereket Öğretmen evi yapılmış ama, öğretmen olmayanlar ne yapmış bilinmez. Şimdi Bergama’nın tören dahi yapılamayan bir meydanı, çay kahve içilemediği için ailelerin gitmediği çamlı ve güllü parkı (gülleri artık yok), Yol boşluklarına yok demesinler diye yapılan ağaçsız, sarmaşık gölgesinde oturulan, yazın çoğu geceleri düğün olduğu için ailelerin gelemediği Bergama spor parkı ve bürokratların ve emeklilerin oyun oynadığı ve küçük bir yerinde yazın gençlerin oturabildiği çakıl park.

“RAMAZAN TOPU” isteyen başkan da, kimsesiz çocuk yuvasında DANSÖZ oynatan yetkililer de muhakkak iyi bir şey yaptıklarına, hatta bunun için takdir alacaklarına inanıyordu. Yetkililer, neyi, niçin, neden yapacaklarını, hangi yararları olacağını, neden yıkıp neden yaptıklarını anlatmıyorlar. Kimseye, hatta danışman diye işe alınıp maaş verdiklerine bile danışmadan iş yapıyorlar Sonra da taktir bekliyorlar. Halk yapılırken ne olacağını bilmiyor. Yapıldıktan sonra bir faydasını görmüyor. Bir başkası çıkıp “ben daha güzelini yapacağım” diye yıkarken bu nedenle sahip çıkmıyor. Yıllar yıka yapa geçiyor, milyarlar toprağa gömülüyor, ama Bergama daha güzel olmuyor. Herkes yapılana burun kıvırıp, “ESKİDEN DAHA GÜZELDİ, YAZIK PARALARA” diyor. Ama boşa gider paraların hesabı kimseye sorulmuyor, veya sorulamıyor. (Aslında daha yıkılırken DUR denmeli. Harcanan bir kuruş da olsa hesap sorulmalı) Halk kendisine DEMOKRASİ diye öğrettikleri gibi 5 yılda bir önüne konulan sandıkta sözünü söylüyor. Ama 5 yıllar heba oluyor. Kimseden kayıp yılların ve hesapsız harcanan paraların hesabı sorulamıyor. Fakat eski başkanların bir çoğu “ÇOK BAŞARILI” olduklarını halkın nankör olup değerini bilmediğini düşünüp, söylüyor. 2006

Hiç yorum yok: