14 Şubat 2008 Perşembe

BAŞ ÖRTÜSÜ,TÜRBAN, TESETTÜR

TV de bir tartışma programında gayet modern giyinmiş bir bayan gazeteci “bu ülkede Hıristiyan, Yahudi olanlar, dinini korkmadan söylüyor ama bir Müslüman bunu yapamıyor” diyor. Bu kadar büyük yalan olur mu? “ORUÇ TUTTUĞU, NAMAZ KILDIĞI” için kim hor görülmüş? Ama oruç tutmadığı, namaz kılmadığı, içki içtiği için dövülen hatta öldürüleni çok duyduk.

Son günlerde Atatürk’ ün bir vasiyetinden söz ediliyor. Sözde Atatürk öleceğini anlayınca noteri çağırmış “50 YIL SONRA HALİFELİK SİSTEMİNE GEÇİN” diye vasiyet bırakmış. Bu vasiyet nerede? Yok, Ama gören var, saklıyorlar diyorlar. Yalandan kim ölmüş? Yalan, iftira Müslümanlıkta da günah değil mi? Hadi bu dünyada hesap vermekten kurtuldular, öbür dünyaya inanmıyorlar mı? Orada hesap vermekten korkmuyorlar mı?

Kimler MÜSLÜMANDIR? Müslüman bir ana babadan doğmuşsan nüfusuna hemen “İslam” (hatta Mezhebin bile bellidir) yazılır. Kendine din alimi diyen bazıları herkesin “KAVLÜ BELADAN BERİ” (yani dünya kurulduğundan bu yana) Müslüman olduğunu söylerler.

Sonradan MÜSLÜMAN nasıl olunur?

İslam’ın ilk şartı, “KELİME İ ŞEHADET”, “Allah’ın birliğine, Meleklerine, Kitabına (KURANA), Peygamberine ve Hz. Muhammet’ in onun peygamberi olduğuna, Ahrete (öbür dünyaya), hayır ve şer’ in (iyilik ve kötülüğün Allah’ tan geldiğine) inanacaksın. Hangi din ve inanıştan olursa olsun hatta ATEİST bile olsa son nefeslerinde bile Kelime i Şehadet getirenler başka bir şart aranmadan Müslüman olmuş sayılır.

Müslümanlığın farz (zorunlu) kabul edilen ibadetleri vardır. Bunlar, Kelime i Şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve hacca gitmektir. Bunların dışında yasaklanmış bazı şeyler vardır. Harama (hem hak edilmeyen kazanç, hem de başka kadınların namusuna el uzatmak anlamındadır) el uzatmayacaksın. Kul hakkı yemeyeceksin. (En büyük günah kul ve yetim hakkı yemektir. Allah tek affetmeyeceği suç kul ve yetim hakkı yemektir. Namuslu olacaksın. İyilik yapacaksın. Gücün varsa yoksullara yardım edeceksin.

Müslümanlığın ilk şartları içinde tesettür, baş örtüsü, giyim, kuşam yoktur.

Bir çok din alimleri de İslam’da örtünme şartının olmadığını söylemektedir. Ama bunu söyleyenler din düşmanlığı ile suçlanıp karalanmakta halkın gerçekleri öğrenmesini engellemektedirler. Tıpkı Avrupa’da yüzlerce yıl önce ENGİZİSYON döneminde olduğu gibi. GALİLEO, DÜNYA YUVARLAKTIR ve DÖNÜYOR dediği için KİLİSE ENGİZİSYON MAHKEMESİ yakılmasına karar veriyor. Çünkü insanlar yüz yıllardır “DİN KİTAPLARINA GÖRE DÜNYA DÜZDÜR, GÜNEŞ DÜNYANIN ETRAFINDA DÖNÜYOR” diye yalan söylemişler. GALİLEO yalan söylediklerini açığa çıkarmış.

Bu gün ülkemizde benzerleri olmuyor mu? Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz “Türban MİKROFAŞİZMİN kaynağıdır, Kuran da başörtüsü ifadesinin yer almıyor. Yahudi geleneğidir. İslam'da başörtüsü kesinlikle söz konusu değildir” dediği için hakkında 'izinsiz televizyona çıkmak' suçu bahane edilerek soruşturma açılmış.

Diyanet İşleri Başkanlığı bile bu konular da sessiz kalıyor. Diyanet İşleri Başkanlığının atadığı bir çok cami imamı kendine bağlı ya cemaat veya tarikat kurmuyor mu? Yeni bir çok DİN kuralı icat etmiyor mu? Bir çok cemaat liderleri daha önce cami imamı değil miydi? Bu imamların cemaatine bağlı olan insanlar Diyanet İşler başkanlığının dediğine mi, cemaat veya tarikat liderinin dediğine mi inanıyor?

Yapılan bir araştırmada; Plajda mayo ile dolaşmak günah mıdır? AKP' lilerin yüzde 83'ü "Evet", Evreni (Dünyayı) algılamak (anlamak) için bilimsel buluşlar mı, din kitapları mı önemlidir? AKP'lilerin yüzde 59'u "Din kitapları", Ramazanda lokantalar kapalı olsun mu? AKP'lilerin yüzde 53'ü evet demiş. TESEV araştırmasında: “Müslümanların başlıca görevi İslam i yaşam tarzını hâkim kılmak için çalışmaktır” diyenler yüzde 58.6 çıkmış. Nerede kaldı fikir inanç özgürlüğü, İslam hoşgörüsü? Farklı inanç ve düşüncede olanlara saygı. Farklı inanç ve düşüncede olanları da kendileri gibi yaşamaya zorlamayacaklarına nasıl inanalım?

Ahmet HAKAN ; “TÜRKİYE’ nin yarısından oy almayı başaran AKP, biricik atama kriteri "İlle de bizden olsun. Ortak payda aynı kültürel çevreden, aynı sınıfa ait olmak, aynı dili konuşmak, aynı ahlak anlayışına sahip olmak, aynı töreye inanmak, aynı kıyafeti giymek, aynı yaşam tarzını benimsemek, Bütün bu özelliklerden bir cemaat yapısı çıkmaktadır” diyor.

Bazı çocuklar birtakım yarışmalarda dereceye giriyor. Türbanla kürsüye çıkıp ödüllerini yetkililerin elinden alıyor. Adana'da Garnizon Komutanı ve kaymakam türbanlı öğrenciye ödül vermeyince olay oluyor. Rize'de okul müdürü öğrenciye türbanını çıkart deyince hakkında soruşturma açılıyor. Başbakan telefon açıp her iki türbanlı öğrenciye destek veriyor. TÜBİTAK'tan da türbanlı bir ilkokul öğrencisi ödül alıyor. MEB Çelik küçük kızın türbanla sahneye çıkarılmasına tepki gösteriyor ama kıza ödülü MEB Müsteşar Vekili veriyor. AKP Milletvekili türbanlı öğrenciyle resim çektiriyor. Başbakan türbanlı ilkokul öğrencilerini desteklerken Milli Eğitim Bakanı'nın gösterdiği tepkinin samimiyetine inanılabilir mi? Diyarbakır'da özel ilkokula türbanlı öğrenci sokuyor. Karamürsel Kaymakamı ilçe protokolü ve kamu personeli ile bayramlaşma randevusunu camiye veriyor. Bu olaylar basına yansıyınca soruşturmalar açılıyor.

Peki bu soruşturmalar sonucunda ceza alan var mı?

AKP neden hiç kadın vali, kaymakam, genel müdür, müsteşar, danışman ve yönetici atamıyor? kadın milletvekili de sırf vitrin için olmasın? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Dışişleri Bakanı ve bakanların çok büyük bir bölümü, müsteşarların yine çok büyük bir bölümünün eşlerinin başı örtülü. Peki şimdi ne olacak?

“LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİN GELECEĞİNDEN KAYGILIYIZ” diyenler haksız mı? 2007

Hiç yorum yok: