25 Şubat 2008 Pazartesi

GENÇLER

Gençlik her zaman kendinden önceki kuşakla anlaşmazlığa düşmüştür. Gençlik hep daha fazlasını ister, daha iyisini ister.

Bunları kimden, neden, nasıl isteyecektir? İsteklerini elde edemeyince, kime kızacaktır? Beklentilerinin neden gerçekleşmediğini araştırıp, o sorunları aşmak için mücadele mi edecektir? Nedenini bulmak için okuyacak, araştıracak, inceleyecek, düşünecek, irdeleyecek midir?

Yoksa istedikleri yapılmayınca ana-babasına mı kızacaktır?

Bizim ve bizden önceki gençliğin de ailesi ile, büyükleri ile birçok uyumsuzluğu vardı. Bu uyumsuzluk, genelde, serbest olmak, bazı şeyleri yapabilmek, kısaca özgürce davranabilmek içindi Gençlik ailesinden yapabileceğinden fazlasını istemezdi. Bazı isteklerini yerine getirmek için kendisi çaba harcardı.

Özellikle kentlerde yaşayan gençlik çelişkileri çok iyi görür, bazılarının her şeyi varken birçok kişinin neden olmadığını sorgulardı. Ancak bunu sorgularken nedenini araştırır, kime karşı geleceğini de öğrenirdi. Bu nedenle ailesi ve büyükleri ile değil bozuk düzenle kavgalı olurdu.

Önüne hedefler koyardı. Ülküsü olurdu. Ne istiyor, ne yapmalı, beklentilerini nasıl gerçekleştirmeli bunları arkadaşları ile tartışır ve bunun için mücadele ederdi. Ailesinin tüm karşı çıkmasına rağmen mücadelesinden vazgeçmezdi. İnanmıştı. Bilinçli bir inanıştı. Toplumda bilinçlenme arttıkça, düzene karşı muhalefet de artıyordu.

Gençler bu mücadeleyi verirken, demokratik örgütlerle, sendikalarla birlikte hareket ediyor, yalnız olmadıklarını kendisi gibi düzenden memnun olmayan binlerce kişinin varlığını görüyor, başaracaklarına dair inancı cesareti artıyordu.

Ancak bu bozuk düzenin devamından yana olanlar da vardı ve ülkenin yönetiminde söz sahibi idiler. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu düzeni değiştirmek isteyenlere izin veremezlerdi.

Ve vermediler.

Gençliğin toplumsal olaylarla değil başka şeylerle ilgilenmesi gerekirdi. Örneğin müzik, futbol, aşk yani egemen güçler için tehlikeli olmayan şeylerle. Eğer rahat yaşamak istiyorsan, eğer çok para kazanmak istiyorsan bunun yolu vardı. Köşeyi dön de nasıl dönersen dön, sana kim ne diyebilirdi? Para kazanmak için çalışmana bile gerek yoktu. Benim memurum işini bilir dendi. Rüşvet alabildiğine yaygınlaştı. Yolsuzluk arttıkça arttı. Köşeyi dönmecilik kurtuluş için bir yöntem kabul edildi.

Eskiden toplum için mücadele edenlerin bir çoğu da bu yöntemi kısa sürede benimsedi. “Gemisini kurtaran kaptan” zihniyeti ile bencillik toplumda yerleşti. “Ben kendimi kurtarayım da başkası ne olursa olsun” düşüncesi yerleşti. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dendi.

Bütün bu politikalar sonucu, insanlar kurtuluşun toplumla birlikte değil kendi başına olacağı inancına kapıldı. Ülkeyi yönetenlere, köşeyi dönenlere hiç kızmadı.

Bende ne yaparımda köşeyi dönerim diye düşündü.

Günümüz gençliği işte bu düşüncelerle yetişti. TV, magazin basın, her türlü yöntemle yapılan propagandalar sonucu gençlik tüketime yönlendirildi.

Ancak milyonlarca dar gelirli aile gençliğin bu isteklerini nasıl karşılayacak?

Gençlik bunu düşünmüyordu artık. Gençlik araba istiyor, cep telefonu istiyor. Gezmek, eğlenmek istiyor. İyi giyinmek, değişik giyinmek istiyor.

Birçok aile çocuklarının bu isteklerini karşılayabilmek için ne kadar çaba harcarsa harcasın yerine getiremiyor. Okuyan gençlik en iyi okullarda okumak istiyor. Bunun için pahalı dershanelerden, özel ders veren öğretmenlerden ders almak istiyor. Aileler çocuklarının isteklerini yerine getiremediği için üzülüyor, kahroluyor. Ancak gençler mazeret dinlemiyor. İsteği yapılıncaya kadar susmayan bir bebek gibiler.

Gençler okumuyor. Araştırmıyor. Olduğunla yetinmek ama daha fazlasını elde etmek için çalışmak çaba harcamak gerektiğini akıllarına bile getirmiyorlar. Neden istediklerinin yerine gelmediğini bilmiyorlar. Kendi kurtuluşlarının toplumun refahı, zenginliğinin artmasına bağlı olduğunu bilmiyorlar. Ülkeyi iyi yönetmeyenlere karşı, rüşvete, talana, adam kayırmaya, yolsuzluklara karşı mücadele etmeden hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bilmiyorlar.

Kendilerine "oku, TV da iyi programları seyret" deyinde kızıyorlar. TV da her türlü pembe diziyi, magazin programını seyrediyorlar da, gençlikle ilgili tartışma programlarını bile izlemiyorlar. 22.01.2008

Hiç yorum yok: