15 Şubat 2008 Cuma

NE YAPMALI?

Muhalefet partileri AKP nin yıprandığını, oy kaybettiğini, bir daha iktidar olamayacağını söyleseler de, yapılan anketlerde hala en büyük partinin ve iktidar adayının AKP olduğu sonucu çıkıyor. Acaba anket sonuçları doğru mu? AKP yine tek başına iktidar olabilir mi? Neden AKP nin alternatifi yok?

4,5 yıldır iktidarda olan AKP verdiği sözlerin tutmadı, işsizliği, yoksulluğu, yolsuzlukları önleyemedi. Kendi iktidarları döneminde özelleştirmelerde, belediyelerde bir çok yolsuzluk iddiaları ortaya atıldı.

Çevremizde her meslekten bir çok kişi bir daha AKP ye oy vermeyeceğini söylüyor. Buna rağmen yapılan bütün anketlerde AKP oylarını koruyor ve hala birinci parti görülüyor. Anketlerde AKP oyları doğru değilse bile Muhalefete özellikle CHP ye halk da bir yöneliş yok?

2002 de AKP ye oy verip bu seçimde vermem diyenlerin oyları nereye gidecek? .

Eğer bu kişiler oy kullanmazsa ne olacak?

AKP kendisine oy verecek ölüm döşeğinde yatan kişiyi bile sandığa götürecektir. Bunu başaracak inanmış genç seçmeni vardır.

1980 den önce sol partilerde de seçmeği sandığa taşıyan ve sandığı koruyan binlerce gençleri vardı. Şimdi var mı?

Görünen o ki, başta CHP oyları artmıyor, DYP ve MHP barajı ancak geçebiliyor.

2002 seçimlerinde kullanılmayan ve geçersiz oylar toplam seçmenin % 25 şi. Barajı aşamayan partilerin aldıkları oylarda birlikte seçmenin % 50 sinin oyu boşa gitmiş.

AKP ye küsen seçmenin kendisine oy vereceğini sanan muhalefet partileri ise büyük bir yanılgı içinde. İKTİDAR PARTİSİ YIPRANDI DİYE MUHALEFET HİÇBİR ŞEY YAPMADAN HALK OYLARINI ONLARA VERİR Mİ? Muhalefet partilerinin hiç biri halka güven veremezse AKP den kaçan seçmen sandığa gitmeyecektir.

Muhalefetin özellikle CHP liderinin en büyük yanılgısı TV ile daha fazla kişiye ulaşılabildiği, mitinglerin artık pek önemi olmadığı inancıdır. Belki TV ile çok daha fazla kişiye ulaşılabilir ama halk siyasetçiyi TV ekranında değil yanında görmek istiyor. Onun konuşmalarını dinlemek değil, ona içini dökmek, öfkesini boşaltmak istiyor. Eğer muhalefet partileri seçimlere kadar halkın güvenini kazanamazsa, kitleleri peşine takamazsa iktidar partisi oy kaybedecek ama muhalefet partilerinin de oyları artmayacaktır. Seçimlere katılım oranı belki de % 50 nin altında kalacak, sonuç çok daha antidemokratik olacaktır.

Seçmenin birlikte ve bilinçli davranması örgütlü olup olmadığına bağlıdır. Her ne kadar toplumun büyük kesimi sendika, meslek ve ziraat odalarında örgütlü görülse de bu örgütlenmeler kağıt üzerindedir. Ülkede gerçek ve etkili örgütlenme TÜSİAD, TOBB, GENÇ İŞ ADAMLARI adları altında işadamları tarafından yapılmakta. İktidar, muhalefet bütün partiler üzerinde etkili olmakta, istekleri çoğu zaman yapılmaktadır.

Halbuki milyonlarca insanı çatıları altında barındıran sendika, meslek odaları ve ziraat odaları iktidar veya muhalefet hiçbir parti üzerinde ağırlığını hissettirememektedir. Üyelerinin sayısal gücünü kullanıp siyasette, partilerin yönetiminde söz sahibi olamamaktadır. Bu örgüt yöneticileri üyeleri ile birlik ve beraberlik içinde olup oy ve eylem gücünü demokratik yollarla kullanıp siyasi partileri etkileyememektedir. Bunun yerine bir çok örgüt yöneticisi bu gücü kendi çıkarları için kullanmaktadır. Üstelik meslek örgütlerinin başında yıllardır ayni kişiler oturmakta, geçim, işsizlik, ürününü satamama gibi tabanındaki üyesinin sorunlarını kendisi yaşamamaktadır. Çoğu varlıklıdır. Bir çoğu hakkında yolsuzluk iddiaları ileri sürülmektedir. Böyle olunca tabandaki üyeler örgütlerinin yöneticilerine güvenmemektedir.

Demokratik bir hak olduğu halde ülkemizde, özellikle çiftçi ve esnaf örgütlü mücadeleye alışkın değildir. Alanlara çıkıp miting ve yürüyüş yaparak isteklerini haykırdığında DEVLETE KARŞI GELME düşüncesini kafasından atamamaktadır. Sadece bir kez eylem yapıp her sorununun çözüleceğini düşünen ve bu olmayınca umutsuzluğa kapılan kesimler çaresiz, ne yapacağını bilememektedir.

Sendikalı işçiler kendileri iyi ücret, daha iyi çalışma koşullarına sahip olduğundan hiçbir şeyle ilgilenmemektedir. Bana dokunmayan bin yaşasın düşüncesi yaygınlaşmıştır. Kanları pahasına, açlık, dayak, hapisleri göze alarak yıllarca süren mücadeleler sonucu elde edilen sendikal haklara bile sahip çıkmak için parmaklarını kıpırdatmamaktadırlar.

Milyonlarca sigortasız ve sendikasız düşük ücretle çalışanlar ise örgütsüzdür. Sendikalar bu işçileri örgütlemek yerine sendikal hakları var olan, her geçen gün sayıları azalan sendikalı işçileri paylaşma kavgası yapmaktadır. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sözleşmeli hale getirme yoluyla her gün sendikalı işçi sayısı azalmaktadır.

Her şeyi göze alarak haksızlıklara karşı eylem yapan SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ (STÖ) üyesi eli öpülesi bir avuç kişiye bırakın destek vermeyi sahip dahi çıkılmamaktadır. Sol ve sosyal demokrat partiler nerede dert varsa orada halkla birlikte mücadele etmek, bunun mücadelesini yapan STÖ lerine destek vereceğine genelde duyarsız kalmaktadır.

Siyasi partilerden ve örgütlerinden destek göremeyen halk kitleleri çaresizdir. Seçimlerde kendine göre çözüm olarak tepki oyları vermekte seçim sisteminin de demokratik olmaması nedeniyle seçimler sonunda kimsenin memnun olunmadığı sonuçlar doğmaktadır.

Yapılacak seçimlerde de sonuç değişmeyecektir. (06.03.2007 tarihli Kuzey Ege. Haksız olmak isterdim.)

Hiç yorum yok: