14 Şubat 2008 Perşembe

YENİ YIL

Yıllarca oy verip seçtiğimiz, siyasetçilerin ülkeyi toplumsal olarak zenginleştireceğinden umudu kestikçe, bireysel kurtuluşa yöneliyoruz. Ülkede yaşayan herkes çalışarak, alın teri ve emeği ile refaha kavuşmaktan hatta yoksulluktan kurtulma umudunu kaybediyor ve şans oyunlarına yöneliyor. Ülke yönetiminde olanlar, bu bozuk , her yıl zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu sömürü düzeninden, memnun olan egemen güçler de bunu teşvik ediyor. Çünkü halk, adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluktan kurtuluş için hak arama yolunu seçer, siyasal mücadeleye yönelirse egemen zenginlerin, siyasetçilerin çıkarları bozulur. Egemenlikleri, zenginlikleri sona erebilir. Bu nedenle insanların önüne kişisel zenginlik umutları koyarlar. Artist, futbolcu, şarkıcı olma hayali gibi. Şans oyunları yaygınlaştırılır. Piyango, at yarışı v.b oyunlardan para kazanıp köşeyi dönme peşinde koşulur. İşini bilmek, gemisini yürütmek hüner sayılır. Böylece toplumda çalışarak değil bir anda, kısa yoldan zengin olma ama çok zengin olma hayallerini halk umut olarak görmeğe başlar.

Pazartesi günleri10 numara, Çarşamba 5 + 1, Cumartesi sayısal loto, Perşembe süper loto, her hafta sonu toto, her ayın 9, 19, 29 unda piyango, her gün at yarışları, bir de iddia. İşimiz hep kumar. (Üstelik faizi bile haram sayan, kumarın dinen hiç yeri olmadığını savunan, her şeyi “ALLAH İÇİN” yaptığını söyleyen, Her söze “ALLAHIN İZNİ İLE” diyerek başlayan, dindar bir iktidar varken.) Diyanet işleri başkanlığından; “devlet eliyle yapılan bu şans oyunları (kumar) oynamak, günah mı değil mi? kazanılacak para helal mi, haram mı ? diye fetva isteniyor ki, “ oynamak Günah değilmiş, kazanılan para haram olmazmış” diye Türban takanda, takmayanda, oruç tutanda, hacısı da, bu oyunları oynasın. Memur, işçi Hükümetlerden zam isteyeceğine, Aç, işsiz, yoksul insanlar siyasi iktidarlardan iş, aş isteyeceğine bu kumarları oynasın, umudunu buradan çıkacak paraya bağlasın diye.

25 yıldır hepimize köşe dönme, gemiyi kurtarma sevdası aşılandı. Kanaatkar olan kendine yetecek kadarını, hadi biraz daha fazlasını isteyen toplum şimdi aç gözlü oldu. Kimse umurumuzda değil. Ana, baba, çocuk, eş, dost, ahbap kimse bizi ilgilendirmiyor. En fazlasını, hepsini ama hepsini ister olduk. Başkası ne olursa olsun umursamaz olduk. Öyle doymaz bir nefsimiz oldu ki. İlla büyük ikramiye çıksın istiyoruz. UMUT FAKİRİN EKMEYİ YE MEMET YE.” En büyük ikramiye işsiz, yoksul birine çıksa belki çıldırır.

Bilet alanlara “büyük ikramiye çıkarsa ne yapacaksınız?” diye sorduğunuzda birde “hayır kurumlarına vereceğim, yardım edecek o kadar yoksul var ki onlara yardım edeceğim” demez mi? Güler misin ağlar mısın? Külliyen yalandır. Büyük ikramiyeyi kazananı ara ki bulasın. İkramiyeyi bir bankacı alır. Belki yıllar sonra parayı bitirince kim olduğunu öğrenebiliriz. O zamanda “kıymetini bilemedim, o kadar para bitmez diyordum, bitiyormuş” der, aklı sıra kendinden sonrakilere ders verir.

YILBAŞINDA “BÜYÜK İKRAMİYE BU KADAR BÜYÜK” olmasa verilecek para 1 kişi yerine 20, 30 hatta 100 kişiye dağıtılsa, olmaz mı?” Olmaz. O zaman bu kadar kişi bilet alır mı? Büyük ikramiyeyi kazanmak için bir çok zengin, fabrikatör, tüccar, bankacı, sanayici, iş adamı bile bilet alıyor hayalini kurmuyor mu?

Eğer bir ülkede, bir avuç kişi KARUN kadar zenginse, büyük çoğunluk yoksulsa, iş ve aş bulamıyorsa, hastalandığında tedavi olamıyorsa, bazı insanlar çöplükten yiyecek topluyorsa, gelecekten umutları yoksa, insanların ya ALLAHA veya (KUMARA) şans oyunlarına yönelmesi normal değil midir?

ABD de Kızılderili şefi Oturan Boğanın dediği gibi; Sahip olma isteği bir hastalık olmuş. Bu insanlar, zenginlerin bozabileceği ama fakirlerin bozamayacağı birçok kural koymuşlar. Yönetici olan zenginleri güçlendirmek için fakirlerle güçsüzlerden vergiler alıyorlar. Bizim annemizin, toprağın, kendilerinin olduğunu söylüyor, komşularını çitler yaparak kendilerinden uzaklaştırıyorlar; toprağı binalarıyla ve diğer süprüntüleriyle çirkinleştiriyorlar. Bu ulus, baharda yatağından taşarak, yoluna çıkan her şeyi yok eden bir ırmağa benziyor..."

Yeni yılda hepimizin, ülkemizde ve dünyada yoksulluğun, savaşların sona ermesi, barış ve kardeşliğin egemen kılınması için daha fazla çaba harcayacağımız umudu ile yeni yılımız kutlu olsun. 2007

Hiç yorum yok: