12 Nisan 2008 Cumartesi

OVACIK ALTIN MADENİ VE HUKUK SAVAŞI - 4

SİVİL HALK DİRENİŞİ
MAHKEME KARARLARI UYGULANSIN
Altın yöresi köylülerin Çanakkale’ye yürüyüşünde, köylüler kesinleşmiş mahkeme kararını boyunlarına astılar.
Pazartesi günü sona erecek olan yürüyüşe yurtdışından da büyük destek veriliyor.
Yaşam haklarını savunmak ve hukukun çiğnenmesine tepki göstermek amacıyla Bergama köylülerinin sürdürdüğü yürüyüşe yurtdışından da destek geldi. Köylüler, altın madeninin çalıştırılamayacağına ilişkin mahkeme kararlarını boyunlarına asarak yürüdüler.
Bergamalıların Kuvayi Milliye yürüyüşünde "Kazanılmış haklarımızı elimizden alamazlar" diye yola çıkan köylüler, madeninin çalıştırılmayacağına ilişkin verilen mahkeme kararlarını boyunlarına asarak yürüdüler. Sadece yaşam hakkını savunmakla kalmadıklarını belirten köylüler, aynı zamanda "hukukun üstünlüğü" ilkesini de savunduklarını belirterek, "Kesinleşmiş mahkeme kararlarını boynumuza asarak kilometrelerce yürüyor ve bu kararların çiğnenmek istendiğini dile getiriyoruz. Bizi buna zorlayan yetkilere yazıklar olsun" dediler.
Edremit'ten Altınoluk'a yürüyüşe geçen köylülere yol boyunca gösterilen ilgi yine yoğundu. Edremit'ten sonra Güre'de yaklaşık 500 kişilik bir kalabalık tarafından karşılanan Bergama köylülerine burada çiçekler verildi ve Gürelilerin Bergamalıların yanında olduğu bildirildi. Köylüleri karşılayan Güre Belediye Başkanı Kamil Saka, "Emperyalizme karşı yürüyen Bergama köylülerinin enerjisi ve mücadelesi devam ediyor. Onları destekleyerek örnek alıyoruz" dedi.
Bu arada, Bergamalı köylülerin Güre'den ayrılmasından sonra, belediye başkanı Saka ile birlikte bazı zabıta memurları ve ADD göre Şubesi Başkanı Erol Mamak jandarma tarafından ifadeleri alınarak serbest bırakıldı. Sorguları yapılanların bugün savcılığa çıkarılacağı bildirildi.
Öte yandan 22 Kasım pazartesi günü Çanakkale Şehitler Anıtı önünde olacak Bergamalılara büyük ve coşkulu bir karşılama töreni hazırlanıyor. TMMOB' a bağlı meslek odaları, sivil toplum örgütleri, İzmir, Balıkesir, Çanakkale baroları ve çevreye duyarlı yurttaşlar tarafından karşılanacak köylülerle birlikte Şehitler Anıtı'na gidilecek.
Yurtdışından da destek Bergamalılara destek amacıyla mesaj gönderen Münih Teknik Üniversitesi'nden Prof. Friedhelm Korte, "Size uzun protesto yürüyüşünüzde başarılar ve güç diliyorum" dedi. Prof. Korte, Bilimin şu andaki durumuna göre, teknoloji, doğa ve kültür alanındaki son verilerin ışığında Bergama yöresinde yapılması planlanan altın işletmesi kabul edilemez" görüşünü savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü. Ben bir bilim adamı olarak siyanürlü altına karşı Edremit Körfezi'nde ve Bergama'da yürütülen mücadeleye yıllarca destek verdim. Bu desteğimi bilirkişi raporlarımla, yayınlarımla ve hem Türkiye'deki hem uluslararası konferanslardaki konuşmalarımda daima gösterdim. Ayrıca sizi bütün kalbimle de destekliyorum. Uluslararası insan hakları kuruluşu FIAN'ın Almanya Başkanı Petra Sauerland ise gönderdiği dayanışma mektubunda şöyle dedi.
"Cumhuriyet Gazetesi'nden altın firmalarına karşı olan 300 kilometre süren yürüyüşünüzü öğrendim. Sizlerin temel yaşam ortamınızın mahvedilmesine, ormanlarınızın yok edilmesine, sularınızın kullanılıp azaltılmasına, zehirlenmesine, zeytinliklerinizin yok edilmesine, mahkeme kararlarına uyulmamasına karşı ve köylerinizin varlığının korunması için verdiğiniz savaşımda, sizinle dayanışma içinde olduğumu göstermek amacıyla bu mektubu yazıyorum. Altın yeryüzündeki toprakların yüzde 50'si de böylece yok edilebilir. "Bizim altınımız bizim zeytinimizdir" sloganı bütün dünyada aynı haksızlığa uğramış halklara moral vermektedir." 20.11.2000
EUROGOLD’TAN BASIN AÇIKLAMASI
Çevre Bakanlığı'nın tesisimiz henüz proje aşamasında iken 1994 yılında verdiği olumlu görüş, mahkemece 1998 yılı sonlarında verilen kararla iptal edilmiş ve bu iptal kararı idare tarafından uygulanmıştır. Şirketimiz, Çevre Bakanlığı'nın öngördüğü tüm tedbirleri verdiği taahhütlere uyarak gerçekleştirmiştir. Bununla da yetinmemiş ilave tedbirlerde alarak yeni işlem tesisi için idareye müracaat etmiştir. İdare, bunun üzerine, muhtemel risklerin alınmış bulunan tedbirlerle ortadan kalkıp kalkmadığını TÜBİTAK'a inceletmiş ve sonuçların olumlu çıkması üzerine de tesisin faaliyete geçmesi için gerekli işlemlerin tamamlanmasına karar vermiştir.
Mahkeme kararı ile Türkiye'de siyanür kullanımı yasaklanmamıştır.
Mahkeme kararında siyanür kimyasalının yaratacağı muhtemel riskler giderilmedikçe, faaliyete izin verilmesinde kamu yararı olmadığı ifade edilmiştir. Zaten, hiçbir ekonomik faaliyet yada teşebbüs mahkeme kararı ile yasaklanamaz. Mahkemeler ancak bir idari işlemin hukuka uygun olup olmadığını denetler. Aksi iddia edildiği gibi, mahkeme kararı ile siyanür kullanımı yasaklanmış olsaydı, Türkiye'de siyanür kullanan tesislerin çalıştırılması mümkün olmazdı; siyanürün ithalatı da yasaklanırdı. Oysa ki, ülkemizde, Kütahya-Gümüş köy tesisleri dahil siyanür kullanan binlerce tesisten hiçbiri kapatılmamıştır. Anlaşılıyor ki konu siyanür değildir. Amaç, Türkiye'deki altın madenciliğinin önünü kesmektir. Ovacık Altın Madeni, Türkiye'de altın madenciliğinin başlaması için anahtar konumuna gelmiştir. Ülke genelinde 70 milyar dolarlık altın potansiyelinin ve yaratacağı 300 milyar dolarlık katma değerin ülke ekonomisine kazandırılmasını engellemek, şayet başka bir amaç güdülmüyorsa, hiç kimseye yarar sağlamaz. Kaldı ki bugün çoğu gelişmiş ülkelerde olmak üzere, tüm dünyada bine yakın tesis siyanür kimyasalını kullanarak altın üretmekte ve ülkelerinin ekonomilerine büyük değerler katmaktadır.
Yöre halkının çevre ve insan sağlığı konusundaki endişelerini saygıyla karşılıyoruz. Mesajlarını dikkatle değerlendiriyoruz. Çevremizin havasını, suyunu ve toprağını korunması ile ilgili her tedbiri almış olduğumuz bilimsel olarak da ortaya konmuştur. Bununla birlikte, bu yönde gelebilecek her öneriyi de değerlendirmeye hazırız. İnsanımıza her konuda açık davranmayı ilke edindik. Bugüne kadar binlerce komşumuz tesisimizi gezdi ve bilgi edinme hakkını kullandı. Bizimle temas kurmak istemeyenlere de buradan çağrıda bulunuyoruz: Gelin konuşalım ve bu tesisten en yüksek faydayı sağlamanın yollarını arayalım. 04.12.2000 Saygılarımızla.-Sabri Karahan-Genel Müdür
BERGAMALI KÖYLÜLER AFRİKA'YA MESAJ GÖNDERDİ
Bergama köylüleri, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Johannesburg'ta düzenlenen kalıcı organik kirleticilerin (kok) sınırlandırılmasıyla ilgili BM toplantısına, çevre örgütü Greenpeace aracılığıyla, internet üzerinden "siyanürlü yöntemle altın üretimine hayır" mesajı ilettiler.
Bergama'nın Narlıca köyünde toplanan köylüler,Greenpeace örgütünün kurduğu masada,internet ortamında isimlerini yazarak Güney Afrika'daki tehlikeli kimyasalların yasaklanması konusunda görüşme yapan 100'ün üzerindeki hükümet temsilcisine doğrudan mesaj gönderdiklerini söyledi. Temuge, bu mesajların, Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki toplantıda kurulan dev ekrana yansıdığını belirterek, "Bergama'da yapılan eylem, uluslararası eylemler zincirinin ayağıdır. Dünyanın her yerinden zehirli kirliliğe maruz kalmış yörelerin insanları,mesaj iletiyor" dedi. (ERDAL ÇARBOĞA) 11.12.2000
SEFA TAŞKIN’DAN AÇIKLAMA
Bergama'da çok uluslu EUROGOLD şirketi tarafından işletilmek istenen "siyanürlü altın madenine" ilişkin olarak Başbakanlık Müsteşar yardımcısı Füsun Koroğlu tarafından 4 Ocak 2001 günü Bakanlar Kuruluna bir brifing verildiği, bu brifingde Sn. Füsun Koroğlu tarafından "Bergama'daki işletmenin çalışmamasının yabancı sermeyenin Türkiye'ye girişini engellediği, Türkiye'nin önemli gelir kaybına uğradığı iddia edilmişti. Konuyla ilgili olarak Bergama'da kurulu
PERGAMON Derneği olarak anılan Çevre Koruma Kuruluşu ve Bergama Belediyesi Eski Başkanı Sefa TAŞKIN' ın açıklaması :
Yöremizde işletilmek istenen siyanürlü altın madenine karşı yüksek mahkeme Danıştay Nisan 1997'de son noktayı koymuştur. Bilirkişi raporlarına dayanarak ve tarafların yüce mahkemeye verdiği yüzlerce bilgi ve belgenin incelenmesi sonucunda verilen karara göre Bergama'da siyanür kullanarak altın madeni işletmek Anayasamızın 17. Maddesinde yer alan "herkes yaşama hakkına sahiptir" ve 56.Maddesinde yer alan herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" ilkelerine aykırıdır.
Yüksek Mahkeme siyanürlü altının insan ve çevre sağlığına vereceği zararları açıkça tespit etmiştir. Yine Danıştay'ın kararına göre "Bergama'daki madenin işletilmesinde hiçbir kamu yararı yoktur" Sağlığa zararlı olduğu, kamuya yararı olmadığı Yüksek Mahkeme Danıştay tarafından kesin ve nihai olarak karara bağlanmış bir konuda, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Füsun Köroğlu'nun siyanürlü altından yana tutum takınarak Bakanlar Kurulunu ikna etmeye kalkışması çok ilginçtir.
Aleyhine Danıştay tarafından karara varılmış bir konuda, çok uluslu EUROGOLD şirketinin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Füsun Koroğlu'nu ikna etmiş olması ibret vericidir.
Anayasamızın 312. Maddesine göre "yargı kararları değiştirilemez ve uygulanması geciktirilemez."
Türkiye Cumhuriyeti eğer bir hukuk devleti ise Bergama'da siyanürlü maden işletilemez. Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı, mahkeme kararlarına karşı çıkarak suç işlemekte, Bakanlar kurulunu suç işlemeye teşvik etmektedir. Bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" ilkelerine aykırıdır. 08.01.2001
ALTIN BİLEZİK TOPLAYACAKLAR
Bergama Çevre Yürütme Kurulu Sözcüsü Oktay Konyar, yeni bir kampanya başlattı.
Bergama Çevre Yürütme Kurulu Başkanı Oktay Konyar, dün İzmir Valiliği önünde yaptığı açıklama ile "devlete altın bilezik bağışlama kampanyası" başlattıklarını söyledi. Devletin altın açığını gidermek için her ailenin bir bilezik bağışlamasını isteyen Oktay Konyar, "Eurogold'un devlete vereceği payın bin katını ulus olarak biz sağlayalım" dedi. Konyar, en yüksek yargı organı tarafından "siyanürle altın aranmasında kamu yararı yoktur" şeklinde karar verilmesine rağmen, Tübitak'a hazırlatılan raporla altın aranmasına izin verildiğini belirterek, Kendimizi devletin şevkatli kollarında değil, yavaş, yavaş ölümün dibinde olduğumuza inandık. Birer altın bilezik
Devletimin, "Her şeyi doğru yaparım," "Her şeye ben karar veririm," "Benim dediğim olur" demesiyle, polisiye tedbirlerle korkutmasıyla sorun çözümlenmez, büyür" dedi. Devletin altın açığını giderebilmek için duyarlı insanların birer altın bilezik bağışlaması için kampanya başlattıklarını söyleyen Konyar, "Eurogold'un, devlete vereceği altının yüz katını, bin katını seve seve vereceğiz. İlk altın eşim Şenol Konyar'ın annesinin hatıra bileziğidir" diye konuştu. Konyar, Eurogold'un Ovacık'taki altın madeninden siyanürlü yöntemle bir yılda 3 ton (90 bin ons) altın çıkarmayı hedeflediğini belirterek, "Bir ons altının şu andaki fiyatı 274 dolar. 3 ton altının karşılığı olan 90 bin ons altının tutarı ise 23 milyon dolar yapıyor. Maden yöneticileri, bu altını üretmek için 21 milyon dolarlık harcama yapacaklarını açıkladılar. Bu durumda 2 milyon dolarlık karları söz konusu oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Maden yasasının 15. maddesine göre bu tür işletmeler, karlarının yüzde 10'u oranında bir payı, vergi ve fon olarak ödüyorlar. Yani devlet Eurogold'dan yılda 130 milyar liranın karşılığı olarak 200 bin dolar alacak. 130 milyar liraya da bugün tanesi 65 milyon liradan 2 bin bilezik alınır. 17 köyde yaşayan 14 bin insan da 2 bin bileziği ödeyebilir. Eşimin annesinden kalma bilezikle başlattığımız kampanyada topladığımız altınları bir fonda biriktireceğiz. Devlet teklifimizi kabul ettiğini açıkladığı anda da bilezikleri teslim edip, topraklarımızda özgür yaşayacağız" diye konuştu. Bergama Belediye bütçesinin 4 trilyon lira olduğunu belirten Konyar, "Bu paranın yanında, 130 milyar lira, 17 köyde yaşayan 14 bin insan için sorun değil" dedi. 05.02.2001 (ERDAL ÇARBOĞA/SİNAN KESKİN)
EUROGOLD'A YASAL GÜVENCE HAZIRLIĞI
Endüstri bölgeleri hakkında yasa tasarısıyla, Bergamalıların yıllardır savaş verdiği Eurogold şirketinin önü açılmak istenirken köylüler direnişi sürdürmeye kararlı. Tasarıda, ''Halen yarım kalmış ya da tamamlandığı halde işletmeye geçememiş veya faaliyeti durdurulmuş olan ve basit yatırım tutarı 5 milyon ABD Doları karşılığı Türk Lirası'nın üzerinde olan yerli ve yabancı sermaye yatırımları endüstri bölgesi yatırımı sayılır'' deniliyor. Tasarıyla garanti altına alınmak istenen Eurogold'un özetle ''siyanürle altın arama ve çıkarma'' faaliyetinin insan ve çevre sağlığı açısında riskli olmadığının ya da risklerin kabul edilebilir limitlerin altına çekildiğinin öne sürüldüğü Ekim 1999 tarihli TÜBİTAK raporu, benzer durumdaki işletmelerin de ''ülke menfaatları açısından yararlı'' olacağını iddia ediyor.
TÜBİTAK raporuyla yoğunlaşan Eurogold lehine kamuoyu oluşturma çabalarına karşın yılmadıklarını ve mücadeleyi ülke geneline yayarak sürdüreceklerini belirten Bergama köylüleri ise yeni eylem planları hazırlığında. Köylüler, endüstri bölgeleri yasa tasarısının Meclis'ten geçmesinin ve Eurogold'un yasal güvenceye alınmasının direnmelerine engel olmayacağını dile getirerek daha önce de firmanın çok sayıda bakanlıktan izin alabildiğini anımsattılar. 12.02.2001
EUROGOLD’TAN BASIN AÇIKLAMASI
Ovacık Altın Madeni'nde kaçak altın üretilmemiştir
Geçtiğimiz günlerde, bazı medya kuruluşlarında, şirketimizce Ovacık Altın Madeni'nde kaçak altın üretildiği yolundaki gerçek dışı ve şirketimizi itham edici haber nedeniyle Kamuoyunu aşağıdaki hususlarda aydınlatmak gereği doğmuştur.
1-Şirketimiz, 1996 Ekim ayında inşaatına başladığı ve Aralık 1997 itibariyle tamamlamış olduğu altın madeni üretim tesislerinde, bugüne kadar hiçbir üretim faaliyetinde bulunmamıştır.
2-Şirketimiz tesislerinin inşaatının tamamlandığı Aralık 1997 tarihine kadar, bazı vatandaşlarımız tarafından Çevre Bakanlığı aleyhine İzmir İdare Mahkemesinde açılmış bulunan ve daha sonra da Danıştay'da devam eden davada dile getirilen yürütmenin durdurulması ve iptal talepleri 23 Ekim 1997 tarihine kadar sürekli reddedilmiş; Çevre Bakanlığı'nın olumlu görüşünü iptal eden mahkeme kararına ilişkin yargı süreci Kasım 1998'de kesinleşmiştir.
3-Altın madeni üretim tesislerinde kullanılması öngörülen "siyanür" maddesinin olumsuz etkisini %100 bertaraf eden dünyanın en modern çevre teknolojisinin müteahhitliğini gerçekleştiren Kanada firmasından söz konusu teknolojik sistemin teslim alınması için Şubat 1998'de 96 saat süren bir test çalışması yapılmış ve sistemin işleyişinin mükemmelliği somut biçimde test edilmiştir.
4-Tamamen bu çevre teknolojisinin test edilmesine yönelik 96 saatlik bu çalışma dışında, madende hiçbir üretim faaliyetinde bulunulmadığı gibi; bazı medya kuruluşları tarafından maksatlı ve itham edici biçimde kaçak üretim olarak nitelendirilen ufak bir altın kütlesi de bu test çalışmalarının doğal sunucu olarak elde edilmiştir.
Bu vesile ile, şirketimizin bugüne kadar tamamen hukuka bağlı hareket ettiğini ve devletin işlemlerine güven ve saygıdan hiçbir zaman uzaklaşmadığını kamuoyuna bir kez daha saygı ile duyururuz. 12.02.2001 İsmet Sivrioğlu Ovacık Altın Madeni Müdürü
TEPEKÖY'DE EUROGOLD'A TEPKİ
İçlerinde Genel Müdürleri Sabri Karahan'ın da olduğu Eurogold ekibi, köylüleri ikna amacıyla gittiği Bergama Tepe köyde tepkiyle karşılandı.
Tüm köy halkı kadın-erkek, çoluk-çocuk Eurogold ekibine tepki gösterdi. Eurogoldçular tepki üzerine arabalarına binerek taş yağmuru altında köyden kaçtılar.
Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan, İşletme Müdürü İsmet Sivrioğlu, Halkla İlişkiler Müdürü Hayrettin Öğüt, Halkla ilişkiler görevlisi Nurettin Turgut ve Hasan Çiftehan'dan oluşan Eurogold ekibi, Tepeköy Muhtarı Halil Battal'ın davetlisi olarak 18 Şubat Pazar günü akşamı köye gittiler.
Madenin açılması için köylüleri ikna etmek isteyen ekip, köy halkı tarafından hiç ummadıkları bir tepkiyle karşılaştılar. Muhtar tarafından karşılanan ekibe ilk tepki bir köylüden geldi; "Biz sizinle dost olamayız, aramızda zehir var" dedi. Tepe köy kökenli Adnan Serdaroğlu, "Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan burada, maden hakkında sormak istediklerinizi sorabilirsiniz" sözleri üzerine köylüler, "Eurogold'u istemiyoruz, köyümüzden defolun" dediler. Madencilerin köylerine geldiğini duyan kadın ve çocuklar da kahve önünde toplanmaya başladı. Kahve içindeki tepkilerin artması üzerine Eurogold ekibi köyü terk etmek için dışarı çıkanca, dışarıdaki kadın ve çocuklar, "Yuh" sesleri ile tepkilerini göstermeye başladılar.
Genel Müdür arabasına binip acele ile köyden kaçarken dışarıdaki kadın ve çocuklardan oluşan yüzlerce kişilik köy halkı Genel Müdürün arabasını taş yağmuruna tuttu. Köyün sağduyulu insanları, ekibin diğer üyelerini linçten kurtardı. Onlar da taş yağmuru altında köyden son sürat kaçtılar.
Köylüler daha sonra Narlıca köyüne giderek durum değerlendirmesi yaptılar. Eurogold'un şikayetçi olmaması üzerine gözaltına alınan olmadı. Köylüler kendi aralarında bir karar alarak, Eurogold yanlısı köy muhtarı Halil Battal ile konuşmama ve düğünlerine, cenazelerine çağırmama kararı aldılar. Ayrıca Köy İhtiyar Heyetinden Savaş Evran, Köksal Aydın, Kamil Başkurt ve Bilgin Erdal, Muhtar Halil Battal'ı düşürmek için görevlerinden istifa ettiler. Böylece Eurogold'un, çevre köylüleri ikna etme girişimi Tepeköy'de hüsranla sona ermiş oldu. 19.02.2001
GÜNDEM EUROGOLD'A TEPKİ
Eurogold'un çevre köylüleri ikna etme girişimlerinin başarısız olduğu en son Tepeköy'de kendini gösterdi. Öfkeli köylülerin elinden Eurogold ekibini yine Tepe köy'ün sağduyulu insanları kurtardı. Köylülerin bu noktaya gelmesinde, Eurogold'un, "yakında madeni açacağız" sözlerinin yattığını düşünüyoruz. Tepe köy halkının bu sağduyulu insanlarının olayı bir linç boyutuna dönüşmesine izin vermemesini memnunlukla karşılıyoruz.
Altın madeni açılıyor mu?
Bergamalılar arasında, 'maden yakında açılıyor' sözleri üzerine Eurogold'a sorular yöneltik ve en üst düzeyde sorularımıza yanıt aldık. Bu yanıtı iç sayfalarımızda bulabilirsiniz. Bu yanıtta ise madenin henüz tüm izinleri almamış olduğu ortaya çıkıyor. Madene karşı çıkanların tepkilerinin yasal sınırlar içinde kalmasını diliyoruz. Saygılarımızla... 19.02.2001 - Kuzey Ege
EUROGOLD’UN YANITI:
OVACIK ALTIN MADENİ'NİN SON DURUMU ve YÖREYE SAĞLAYACAĞI FAYDALAR
· Yargı kararı ile Çevre Bakanlığı'nın Ovacık Altın Madeni hakkındaki "olumlu görüşü" iptal edilmiş ve bu karar idare tarafından uygulanmıştır. Mahkeme kararı ile Türkiye'de siyanür kullanımı yasaklanmamıştır. Mahkeme kararından sonra,Türkiye'de yıllık siyanür kullanımı 300 bin ton olarak devam ediyor. İzmir Çevre Hareketi Avukatları'ndan Çetin Turan da olayı aynı şekilde açıklamıştır: "Dava konusu idari işlem iptal edilmiştir"
(Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 40, 1998, sayfa 9).
İzmir Çevre Hareketi Avukatları'ndan Noyan Özkan'a göre, bu karar şu anlama gelmektedir: "Danıştay 6. Dairesi, risk faktörü nedeniyle alınan önlemleri yeterli bulmamıştır" (Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 33, 1997, sayfa 13).
İzmir Çevre Hareketi Avukatları tarafından da "alınan önlemlerin yetersiz bulunması" olarak tespit edilen bu durum karşısında, Eurogold, yargı kararında tek, tek sayılan "olası risk faktörlerini" değerlendirmiş ve bunları gidermek üzere tesiste ilave çevre tedbirleri almıştır. İdare, muhtemel risklerin alınmış bulunan tedbirlerle ortadan kalkıp kalkmadığını incelemek üzere TÜBİTAK'ı görevlendirmiştir.
TÜBİTAK Başkanlığı bünyesindeki Yer, Deniz, Atmosfer Bilimleri ve Çevre Araştırma Grubu (YDABÇAG). tarafından bir uzmanlar kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulda yer alan çevre, çevre kimyası, çevre ekolojisi, çevre hukuku, cevher hazırlama, hidrojeoloji, jeoteknik, jeofizik-sismoloji, neotektonik-deprem konularında uzman bilim adamları kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili inceleme ve değerlendirmeler yapmışlardır.
Uzmanlar Kurulunun Değerlendirme Raporu'nda "Yargı kararında öne sürülen risklerin tümüyle giderildiği" belirlenmiştir. İdare, yeni belirlemeler karşısında, Ovacık Altın Madeni'nin işletilmesi için idari işlemlerin tekemmül ettirilmesine karar vermiştir. Zaten, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Yıldırım Uluer, yargı kararı hakkında şu şekilde görüş vermiştir. "İdarenin şirkete verdiği izin ve ruhsatlar yargı kararıyla askıya alınmış durumdadır" (Bergama Belediyesi Kültür Yayınları, No 40, 1998, sayfa 8). Bu aşamada, Ovacık Altın Madeni'nin işletmeye geçebilmesi için, gerekli izinlerin tamamlanması beklenmektedir.
Ovacık Altın Madeni'nde alınmış olan çevre tedbirleri sayesinde ne yöre halkının sağlığı ne de suyu, toprağı, havası tehlike altında değildir. Ovacık Altın Madeni, yöreye ekonomik ve sosyal pek çok faydalar sağlayacaktır:
1) Üretilen altının parasal değerinin yarısı, işçi ücretleri, malzeme satın alımı ve hizmet alımları karşılığı olarak yörede kalacaktır.
2) Bu harcamalar, ayrıca, bölge ekonomisinde 400 milyon dolarlık bir katma değer yaratacaktır.
3) Altın madenlerinin, bütün dünyada turistlerin ilgisini çekmesi nedeniyle bölge turizminde bir canlılık olacaktır.
4) Çıkarılan altının yörede rafine edilmesi ve işlenerek mücevher-takı haline getirilmesi sayesinde, yöreye yılda 30 milyon dolar ek gelir girecektir.
5) Madenin kapatılmasından sonra islah edilen maden arazisinde, sera çiçekçiliği, kültür mantarcılığı, meyvacılık gibi yeni tarım ve ziraat faaliyetlerinden gelir elde edilebilecektir.
6) Tesiste istihdam edilecek 250 işçi yöreden temin edilecek ve bu işçiler eğitilerek işe uygun hale gelecekler.
7) Ayrıca, tesis için gerekli mal ve hizmet alımları nedeniyle yörede yeni iş sahaları yaratılacak ve böylece 1200 kişiye daha iş imkanı doğacak.
8) Burs, yabancı dil ve meslek kursları, okul ve ders araçları desteği, bina desteği sayesinde yöredeki eğitim ve öğretime doğrudan katkı yapılacaktır.
9) Yöre gençleri için mücevher işlemeciliği biçiminde yepyeni bir meslek doğacaktır.
10) Madendeki sağlık hizmetlerinden yöre halkı da yararlanacaktır.
11) Yöredeki sosyal ve kültürel altyapı ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlanacaktır. 12.02.2001
EUROGOLD: PRESTİJİMİZ İÇİN VARIZ
Eurogold Genel Müdürü Sabri Karahan, prestij için Ovacık Altın Madeni konusunda direndiklerini, bırakıp gitmeleri halinde dünya çapında, çevreci direniş karşısında, işletmeden vaz geçildiği imajını vermek istemediklerini söyledi.
Karahan, Ovacık altın Madeninin, Türkiye'nin tüm madenlerinin açılması için bir anahtar konumunda olduğunu da belirtti.
Eurogold Madencilik Genel Müdürü Sabri Karahan, Ovacık Altın Madeni işletmeye açılmazsa Türkiye'nin altın işini unutması lazım. Ovacık Altın Madeni, Eurogold için artık para kazanmanın dışında bir prestij meselesi oldu dedi. 11 ayrı bakanlıktan alınması gereken izinlerle yıllardır uğraştıklarını belirten Sabri Karahan, açılan davaları da adım adım kazanarak hukuki kurallar içinde yollarına devam etmeyi planladıklarını söyledi. Eurogold'un Ovacık Altın Madeni için planladığı yatırım bedelinin 110 milyon dolar olduğunu ifade eden Karahan, şöyle konuştu. "Ovacık'taki toplam rezerv 24 ton altın, 24 ton da gümüşten oluşuyor. Bizim orada 240 ton siyanür kullanmamız söz konusudur. Unutmayın, bugün Türkiye'de çeşitli işletmelerde toplam yılda 3 bin ton siyanür zaten kullanılıyor. Ayrıca bizim siyanürün çevreye zarar vermemesi için gerekli önlemleri alıyoruz. Bizim eninde sonunda 110 milyon dolarlık yatırımdan kazanacağımız topu topu 20 milyon dolardır."
BU GELİR YETER Mi?
Sabri Karahan, "20 milyon dolarlık gelir için bu kadar direniş karşısında uğraşmaya değer mi? Neden bırakıp gitmiyorsunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi.
"Burada olay parasal gelir boyutunu aşmıştır. Ovacık Altın Madeni, Türkiye'de diğer rezervlerin bulunup, işletmeye açılmasının kapısını aralayacaktır. Ayrıca, Türkiye'deki uğraşımızın bir başka boyutunu da dünya kamuoyu oluşturuyor. Yani, Eurogold'un çevreci direnişi karşısında çekildiği izlenimini vermek istemiyoruz. Çünkü, kendimizi haklı görüyoruz. Kullandığımız teknolojinin çevre kirliliğini asgariye indirdiğini savunuyoruz. Bunu da burada göstermek istiyoruz.
Nitekim açılan her dava adım, adım bizim lehimize sonuçlanıyor. Bizim amacımız çevredeki köylülerle de el sıkışıp, hep birlikte oradaki altın rezervini değerlendirmek, o bölgeyi geliştirmek. Oradaki köylülere rağmen, onları karışımıza alarak da bir iş yapmak istemiyoruz."
Altın Potansiyeli Karahan'ın aktardığı bilgilere göre, Türkiye'nin altın potansiyeli 6 bin 500 ton olarak tahmin ediliyor. Bu rakam, altın madenciliğinde ilk sıraları alan ABD, Avustralya ve Kanada'dan daha yüksek düzeyde bulunuyor. Türkiye'nin altın potansiyelinin yerindeki değeri ise 70 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu altının yeryüzüne çıkarılabilmesi için yapılması gereken arama yatırımı 8 milyar dolar, tahmini işletme yatırımı ise 12 milyar dolar olarak hesap ediliyor.
Bu rezervin yaratacağı toplam katma değer için öngörülen rakam ise 295 milyar dolar. Bu rezervin işletilmesiyle doğrudan yılda 6500 kişiye, dolaylı olarak da 100 binden fazla kişiye istihdam yaratılacağı belirtiliyor. Yapılan hesaplara göre, mevcut 7 adet altın projesi Türkiye ekonomisine 2.25 milyar dolarlık gelirin yanı sıra 11 milyar dolarlık da dolaylı katkı sağlayacak, 215 ton altın ve 110 ton gümüş rezervinin işletilmesini içeren bu projelerin yaratacağı istihdam ise, en az 10 yıl süreyle yıllık olarak doğrudan 1300, dolaylı olarak 21 bin olacak. 09.03.2001 Hürriyet
İZMİR BAROSU VE TABİP ODASI YÖNETİM KURULU TOPLANTILARINI NARLICA'DA YAPTI.
Bergama köylüsüne destek büyüyor.
Bergama Yörelerinde siyanürlü yöntemle altın madeni işletmeciliğine karşı direnen Bergama köylülerine destek günden güne artıyor. Bu kapsamda, İzmir Barosu ve tabip odası yönetim kurulu toplantıları Bergama'nın Narlıca Köyü'nde gerçekleştirildi.
İzmir Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Noyan ÖZKAN, çevreye ve hukuka duyarlı tüm meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerine Bergama köylülerinin yanında yer almaları çağrısında bulundu. Özkan, "Bergama sürecinde çevre mücadelesinin yanı sıra hukuk devletini de savunuyoruz" dedi.
Bergama köylüleri kazanılmış haklarının ellerinden alınmak istenmesine karşı eylemlerine hız verdiler. Köylüler, bu kapsamda dün Narlıca köyünde yaklaşık 2 bin kişilik grupla ellerinde meşaleler yakarak maden sahasına kadar yürüdüler ve yetkililer bir kez daha çağrıda bulundular. Altın madeninin işletilmemesi konusunda sorumluları göreve çağırdılar.
Bergama köylülerinin sözcüsü Oktay Konyar, son süreçte güvenlik güçlerinin kendilerine olan baskısının daha da artırdığını belirterek, İzmir Barosunun bu konunun takipçisi olmasını istedi. İzmir Barosu yönetim kurulu toplantısında, alınan kararların başında Başbakanlığa mektup yazılarak Danıştay kararına karşın, ilgili bakanlıklardan Eurogold'a verilen izinlerin kaldırılması istendi. Başbakan Müsteşarı Füsun Köroğlu, Çevre ve Sağlık Bakanlıklarının müsteşarları hakkında suç duyurusunda bulunulmasına da karar verildi.
Türkiye Barolar Birliği'nin 13 Mayıstaki genel kurulunda Bergama sürecinin gündeme getirilmesi, meslek odalarının köylülerinin yanında müdahil olması için de girişimlerde bulunulması; Köylülerin sözcüsü Konyar'ın söylediği jandarma baskısı için gerekli incelemelerin ve girişimlerin yapılması; AİHM nezdinde yapılacak girişimlerin değerlendirilmesi kararlarına varıldı.
Toplantıya İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri Kurtuluş Binici, Nedim Değirmenci, Arif Ali Cangı, Beydağ Traş, Ercan Demir, Mine Öztürk, Ayşen Erdoğan katıldılar. Noyan Özkan, toplantı sonunda köylülere yaptığı açıklamada, "Bizim tek silahımız hukuk, Bergama köylülerinin kazanılmış haklarının ellerinden alınmasına karşı tüm içtenliğimizle yanınızda olduğumuzu bildiriyoruz. Bergama'yı sadece bir çevre meselesi olarak ele almıyoruz. Hukuk devleti de savunuyoruz. "Madenin çalıştırılmasına ilişkin mahkeme kararları uygulanmalıdır" diyoruz.
Bergama'da altın lobisinin yeni girişimleri söz konusu. Madenin işletileceği duyumlarını alıyoruz, bunun için de ilgili bakanlıkların gerekli izinleri verdiğini öğreniyoruz. Bergama köylüsü bugüne kadar barışçıl, kararlı direnişini bundan sonra da sürdürecektir. Bu süreçte, unutmamanız gereken yalnız olmadığınızdır" dedi. 12.01.2001
SİYANÜRLÜ ALTIN RİSKİ: BERGAMA'YI AŞTI
Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istendiği vurgulanan TTB açıklamasında "Sadece Bergama halkı değil, on binlerce kişi risk altına girecektir" denildi,
BİA Haber Merkezi 02.03.2001
BİA- Türk Tabipleri Birliği (TTB), "siyanür liç" yöntemiyle Bergama'da ve Türkiye'nin dört bir yanında yapılacak olan altın madenciliğine karşı olduğunu açıkladı.
Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istendiği vurgulanan TTB açıklamasında " Sadece Bergama halkı değil, birçok yerleşim yerinde yaşayan on binlerce kişi risk altına girecektir. " denildi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin, bugün (cuma) yaptığı basın açıklamasında "Bergama'nın aynı zamanda haklı bir mücadeleyi veren insanların itirazı, karşı çıkışı" olduğu belirtilerek şöyle denildi: "Bergama dayanışmadır, her şeyin para olarak görmeyen, satılmayan ve dayanışmayı öne çıkartan bir halk hareketidir de aynı zamanda. "Bir başka ifadeyle Bergama bugün Türkiye'nin en fazla ihtiyacı olan değerlerin de örneklendiği hiçbir yapaylık taşımayan sahici bir kuvvettir, moral değerdir." Doğa dengesi bozulunca insan sağlığı da bozulur
Türk Tabipleri Birliği "siyanür liç" yöntemiyle Bergama'da ve Türkiye'nin dört bir yanında yapılacak olan altın madenciliğine neden karşı olduğunu şöyle açıkladı:
1-Hekimler insan sağlığını doğrudan ilgilendiren konuların yanı sıra çevreyi etkileyebilecek her türlü risk ve olası sonuçlarıyla da ilgilenirler. Doğanın dengesinin bozulması insan sağlığını da etkileyen sonuçlar doğurur. Bu yöntemde kullanılan siyanür, çevre ve insan sağlığı için ileri derecede toksiktir.
2-Cevherde altın ve gümüşün yanı sıra bulunan arsenik ve ağır metallerin atık bileşiminde büyük miktarlarda bulunması çevrede yaşayan insanların sağlığını doğrudan tehdit edebilecektir. Deprem olursa bekleyen tehlike
3- Tesis atık havuzunun, toksik maddelerle dolu bir atık depolama alanı olarak tesis kapandıktan sonra da kalacak olması , kaza ya da deprem olasılığında bütün yöre için büyük bir tehlike oluşturacaktır.
4-Daha önce Danıştay tarafından işletme ruhsatının iptali yönünde verilen karara rağmen, Başbakanlık Müsteşarlığının talimatı üzerine TÜBİTAK tarafından hazırlanan rapor herhangi bir uygulamaya dayanak oluşturmamaktadır.
Çünkü;
Birçok yerinde insan sağlığına bir zarar gelmeyeceğinin vurgulanmasına karşın, raporu yazan kurul içinde bırakınız bir halk sağlığı ya da çevre sağlığı uzmanının bulunmasını, sağlık alanında çalışan hiç kimse yoktur.
Raporda uzman hekim görüşüne yer verilmemiştir,
Rapor, birçok çelişki içermektedir ve üslup açısından da bilimsel bir çerçeveye oturmamıştır,
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı öğretim üyelerinin yanı sıra, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği öğretim üyelerinin de raporun bilimsel olmadığını ve eksiklikleri bulunduğunu belirtmektedirler. İnsanların hasta olmasını beklemek yerine
5-Bir insan hakkı olan çevre hakkı, gelecekte olabilecekleri de içerir. Uluslararası çevre hukuku metinlerinde de "risk" ve "olasılık" kavramları ele alınmaktadır. Çağdaş halk sağlığı anlayışında insanların hasta olmalarını beklemek yerine önlem almak ve olası riskleri ortadan kaldırmak geçerlidir. Kullanılacak bir yöntemin ya da maddenin insan sağlığı açısından risk oluşturması ve hastalık yapabilme olasılığının bulunması o yöntem veya maddenin kullanılmamasını gerektirir.
6-Yörede yaşayan insanların sık sık sağlık kontrolünden geçeceği ve her türlü önlemin alınacağı söylenmektedir. Ancak kaza ve deprem riski dışında, insan sağlığını tehdit etme olasılığı bulunan ağır metallerle zehirlenme , uzun yıllar boyu yavaş bir süreçte gerçekleşebilir . Bu tür çevre sağlığı sorunlarına yol açan ağır metal vb. etkenlere bağlı kanser gibi hastalıkların oluşması bir anda olmaz ve ne tür etkiler oluştuğunu ölçmek çok zordur. Bu nedenle insan sağlığına zararı önceden bilinen madde veya yöntemlerin daha ilk başta ortamda olmaması koruyucu hekimlik açısından en doğru olanıdır. On binlerce kişi risk altında
7-Bergama Ovacık dışında onlarca yerde altın aranmasına başlanmak istenmektedir. Sadece Bergama halkı değil, bir çok yerleşim yerinde yaşayan on binlerce kişi risk altına girecektir. İnsanların yaşam hakkı, sağlık hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve eko sistemin sürdürülebilirliği göz önüne alınarak Bergama Ovacık Altın madeni işletilmemelidir ve en kısa zamanda, daha yolun başında kapatılmalıdır. 12.02.2001
BOR MADENİNİ ÖZELLEŞTİRMEK GELECEĞİMİZİ ÇALMAKTIR,
Bor Yataklarının Özelleştirilmesine dair bir Uzmanın Görüşleri
Eti Holding Özelleştirilmesi içinde bulunduğum kurum olan Eti Holding, IMF ile imzalanan stand-by anlaşmasında özelleştirilecek kurumlar arasına sokulmuştur. Bu karar verilen borca karşılık istenen diyettir ama lütfen, size argüman olarak sunulan, ancak gerçeklerden yola çıkan saptamalarımı okuyun: Eti Holdingin Durumu Eti Holding, eski adıyla Eti bank; 1935'ten itibaren Türkiye'de madencilik sektörüne lokomotiflik yapmış ve öncülük etmiştir. Eti Holding son 15 yılda yaşanan tekrar, tekrar yapılanmalar çerçevesinde şu anda sadece iki önemli işletmeye sahiptir:
Eti Bor Karlılığı Eti Bor geçen yıl karlılıkta Türkiye 6.sı olmuştur. Arçelik kadar karlıdır (150 milyon dolar net kar) . Arçelik rekabet koşullarına açıktır ama Eti Bor oligopol karakterli dünya piyasasında her zaman için bu karı, kurumun içinde bulunduğu hantallığa ve olanaksızlığa rağmen yapar, hem de Türkiye'de hiç bir kurumun yapamadığı kar marjlarıyla yapar Dünya bor yataklarının %70 'i bu ülke sınırları içerisindedir. Rezervlerin toplam değeri, sıkı durun, en kötümser hesapla 300 milyar dolardır (Dış borcun 3 veya 4 katı). 300 milyar dolar veya daha fazlası; her sene 400-500 milyon dolar olarak dünya piyasalarından rahatlıkla tahvil edilebilir. Kısaca çocuklarımızın, torunlarımızın hayatına katkı yapacak gelir özelleştirme kapsamına konmuştur.
Eti Alüminyum: daha az karlı ama büyük bir piyasada tek üretici ve karda. Eti Holdingin Fiyatı Şimdi size soru: en kötümser hesapla ve sadece 300 milyar dolarlık bor rezervine sahip (diğer maden rezervleri hariç) ve acayip karlı bir kuruluş olan Eti Bor ve bu kuruluşun bağlı olduğu Eti Holdingin fiyatı kaç milyar dolardır?
Bor nedir?
Bor ancak 2300 derecede katı halden sıvı hale geçer. Sanayinin tuzu olarak adlandırılır. 2300 derecede ergimesi yangın geciktirici, içerdiği kimyasal özellikler yüzünden kaliteli bir yakıttır (Ruslar Sputnik-1'de yakıt maddesi olarak kullanmıştı) Özellikleri sayesinde fiberglas, e-glas, cam, uzay (otomobil camı, optik camı gibi kalite aranan ürünlerde), deterjan, seramik sektörleri gibi sektörlerde 250'den fazla kullanım alanı vardır ve çoğunda alternatifsizdir.
Teknolojilerin gelişmesi boru daha cazip ve alternatifsiz yapmaktadır.
Bor Piyasası Dünya bor pazarında iki firma fiyatları belirler: Eti Holding AŞ ve US Borax.
Pazar payları sırasıyla %31 ve %37 olmasına rağmen US Borax, sadece katma değerli ürünler satması nedeniyle daha fazla gelire sahiptir.
Eti Holding, borları sadece cevher olarak çıkaran küçük özel işletmelerin 1979 yılında devletleştirilmesinden sonra ton başına 40-50 doları bulan ham cevher fiyatlarını 150-300 dolarlara, %8 olan pazar payında % 31'lere kadar çıkarmış, daha fazla kar ve katma değer sağlayan rafine bor ürünleri üretimine ve satışına geçmiştir. (daha gidecek yol çok ve aynı sorun şu anda seramik sektöründe hammadde olan feldspar ihracatında yaşanmaktadır, feldspar çok ucuza özellikle italya pazarına verilmektedir, dolayısıyla zenginlik transferi.)
Dünya bor rezervlerinin % 70'i Türkiye'dedir. Borların rezerv kalitesi olarak en kaliteli cevher Türkiye'de bulunmaktadır. (hadi petrol yok bor var) Rakip US Borax'ın kimyasal prosesten geçirdiği bor kalitesine bizim BORUMUZ madenden çıktığında sahiptir ve Amerika uzay mekiği Challenger düştüğünde sağlam kalan tek parçası Türk borlarından yapılmıştı.
Bor Hukuku 2840 sayılı Kanunun 2.maddesinde yer alan "bor tuzları, toryum ve uranyum madenlerinin aranması ve işletilmesi devlet eliyle yapılır." Bu kanun maddesiyle yüksek kar marjları elde edilen bor ürünleri devlette kalmıştır. Borların Türkiye'ye Katkısı Borlar Türkiye'ye her yıl 220 milyon dolar ihracat geliri, 150 milyon dolar net kar sağlamaktadır. Yatırımların bürokratik engelleri aşıldığı takdirde orta ve uzun vadede ihracat geliri tahmini olarak 450 milyon dolara, karda 250 milyon dolara rahat çıkabilir (yapılacak yatırım 20 milyon dolarlık bir yatırım, New York'ta bir apartman dairesi fiyatı; bu ne garip ülke ya.
Hele bir de iyi finans, iyi mühendislik, iyi Ar-ge, iyi insan kaynaklarıda devreye sokulursa...) Zaten tek uçakta taşınabilir bir şey olsaydı, kaçırılırdı.
Bor'da Oyuncular Şu anda gerçekte Eti Holdingin rakibi olan İngiliz-Avustralya kökenli Yahudi sermayesi olan US Borax (sahibi Rio Tinto Zinc) ve son yıllarda Latin Amerika'da bulunan küçük bor yataklarını kapatan Citibank Venture Capital'dır yani Citibank.
Her biri bir ulus-devlet gücüne ulaşmış firmalar. Görüldüğü üzere rakipler son derece güçlüdürler. Bunların yanında Park Holding, Alman sermayesine bağlı olarak sadece ihracat yapmak için Eti Holdinge başvurmuştur. Başvurusu hukuksal olarak uymadığı için geri dönmüştür.
Sonuç
Borların Özelleştirilmesi durumunda Türk Halkı, Türk Devleti, ve Tüm Türkiye elinde bulunan gelecek yıllara yayılı bulunan en aşağı 300 milyar dolarlık gelirden mahrum olacak ve Türk Borları ya New York'a yada Londra'ya zenginlik aktarmaya başlayacaktır.
BOR ZENGİNLİĞİNİN TÜRKİYE'DE KALMASI İÇİN BOR ÖZELLEŞTİRİLMEMELİDİR.
Yazar bilinmiyor. 12.02.2001

Hiç yorum yok: