23 Ağustos 2008 Cumartesi

SARI SENDİKA, ÜCRET SENDİKASI, EMEKÇİNİN SENDİKASI

Kamu çalışanları ile hükümet arasında “TOPLU GÖRÜŞMELER” devam ediyor. PEKİ NE GÖRÜŞÜYORLAR? Belki de memurlara yapılacak zammı değil, basında yer aldığı gibi sendikaya kesilecek aidatların arttırılmasını görüşüyorlardır.

Geçen yıl hükümet “GELECEK YIL ENFLASYON % 4 OLACAK. BU NEDENLE OCAK AYINDA % 2, TEMMUZ AYINDA % 2 ZAM VERİRİM. EĞER İLK 6 AYDA ENFLASYON % 2 DEN FAZLA OLURSA TEMMUZDA, İKİNCİ 6 AYDA ENFLASYON FAZLA OLURSA OCAK DA FARK VERİRİM” dedi. Tabi sendikalar bunu kabul etmedi. Uyuşmazlık tutanağı tutuldu. Tarafsız hakem heyetine gönderildi. Tarafsız hakem heyeti, hükümetin yaptığı zammı az buldu ve birkaç puan daha arttırdı. Ancak hükümet tarafsız hakem heyetinin kararını bile tanımadı, memurlara kendi istediği yani % 2 + % 2 zam yaptı. Yine aynisi olacak.

KESK bu yılda oynanan oyunun parçası olmak istemediği için MASADAN ÇEKİLDİ. DİĞER KONFEREDASYONLAR NEDEN ÇEKİLMEDİ? KESK BAŞKANININ SÖYLEDİĞİ GİBİ SENDİKA AİDATLARININ ARTTIRILACAK, MEMURLARA YILDA KÜÇÜK BİR İKRAMİYEYE VERİLECEK, MEMURA DÜŞÜK ZAMMA RAZI OLACAKLAR. AMA MEMURLARA “İKRAMİYE HAKKINI ALDIM” diyecekler.

Bu hesapları tutmayabilir. Hükümet bu “KÜÇÜCÜK” isteklerini bile duymazdan gelip “2009 DA ENFLASYON % 5 OLACAK. ZATEN ŞİMDİDEN EN DÜŞÜK MEMURA BİLE 103 YTL. VERDİM. SİZE % 2,5 + % 2,5 ARTIŞ YETER DE ARTAR BİLE” diyebilir.

YAPILAN ZAMLARA GELİNCE.

ZAMMIN OCAK VE TEMMUZ DİYE İKİ TAKSİTTE YAPILMASININ NE ANLAMI VAR? Eskiden enflasyon yüksekti. Verilen zamlar hep “ÖNÜMÜZDEKİ YIL ENFLASYON ŞU KADAR OLACAK” diye Ocak ayında belirleniyor ama, yıl sonunda hep denilen enflasyonun 3 – 5 katı çıkıyordu. Bu nedenle 3 aylık, enflasyon biraz düşünce 6 aylık dilimler halinde zam verilir olur. Ama bu durumda bizi hep kandırdılar ve kandırmaya devam ediyorlar. Örneğin geçen yıl % 2 + % 2 = % 4 zam verdik diyorlar. Aslında ilk 6 ay % 2, son 6 ay % 4 zam aldığımız için yapılan zam % 3.

MEMUR FAZLA PARA MI ALIYOR?

Bugün, eğer ücreti dışında bir geliri yoksa en yüksek ücret alan kamu çalışanının bile aldığı ücretle insan gibi yaşaması mümkün değildir.

Kamu çalışanı yani memurun giyimine, kuşamına, yaşantısına bakan, işsiz, sosyal hakları olmayan, sendikasız insanlar, çiftçi ve köylüler onların aslında çok para aldığını, ama daha fazla istediğini sanıyorlar.

Evet kamu çalışanları ve örgütlü kesimler örgütsüz, sosyal güvencesiz kesimlerden daha iyi ücret alıyorlar, daha iyi yaşıyorlar ve hala daha fazlasını istiyorlar.

Ama onlar bulundukları görevlerini kötüye kullanmıyorlar, rüşvet almıyorlar, yolsuzluk, köşe dönmecilik yapmıyorlar. Bal tutan parmağını yalar demiyorlar, siyasi iktidarların dümen suyuna gitmiyorlar. Dürüst, namusu ile çalışıyorlar. Böyle iken onlar, ülkedeki milli gelirden haklarını istiyorlarsa onlara kızmak, onları kıskanmak değil onları alkışlamak, onları örnek almak lazımdır. Herkesin örgütlenip haklarını istemesi lazımdır.

Evet kamu çalışanları yani memurlar sendikasız, sosyal güvencesiz çalışanlardan, işsizlerden daha iyi yaşıyorlar. Ama onlar bakabilecekleri kadar çocuk sahibi oluyorlar. Karı koca birlikte çalışıyorlar. Ek iş yapıyorlar. Bütün bunlardan sonra alın terleri ile kazandıkları paralarla insanca yaşamaya çalışıyorlar, yılda hiç olmazsa 10 – 15 gün deniz kenarında tatil yapabiliyorlar,.çocuklarının iyi eğitim alması, iyi okullarda okuması, iyi bir meslek ve iş sahibi olması için her türlü çabayı gösteriyorlar.

Çevremizde bildiğimiz, tanıdığımız sendikal haklarla, grev, miting ve gösterilerle ilgilemeyen bir çok kamu görevlisi var. Bunların bir kısmının hiç maaş ve ücret derdi yoktur. Hükümetlerin vereceği % 3 veya 5 zam onlar için harçlık bile değildir. Yazlıkları, kışlıkları, son model arabaları vardır. Çocukları pahalı kolejlerde, paralı üniversitelerde hatta yurt dışında okumaktadır. Aldıkları maaş ve ücretlerle böyle bir yaşam süremeyeceklerini de herkes bilmektedir. Hatta ailesi, eski yaşantısı da çok iyi bilinmektedir. İşte kızılacaksa onlara, onların el üstünde tutulduğu bozuk düzene kızılmalıdır.

TOPLU GÖRÜŞMELERE GELİNCE;

Tüm kamu çalışanları sanki ayni işi yapıyor gibi hepsine ayni oranda zam öngörülüyor. Bu durum tamamen yanlış. Kamu çalışanları işkollarına göre örgütlü. Maaş ve ücretlerde, önce en düşük memur maaşı ne kadar olmalı? Bu belirlenir. Buna göre bu orana göre seyyanen tüm memurlara eşit bir zam yapılır. Daha sonra yaptıkları işin zorluğuna göre zorluk derecesine göre değişik işleri yapanlara farklı ilave zamlar yapılır. Yine bunlardan ayrı olarak arazide, kırsal kesimde, yer altında, denizde, tehlikeli işlerde v.b durumlara göre yine ayrıca ek zam, tazminat, fazla mesai verilmeli.

Çeşitli bakanlıklar bünyesinde ayni işi yapan elemanlar olduğu gibi ayni bakanlıkta çeşitli işleri yapan farklı iş kolunu ilgilendiren çalışanlar olabilir. Ayni iş yerinde ayni unvan ile çalıştığı halde çalışma koşulları farklı olabilir. Bütün bunlar, konfederasyon ve çalışma bakanlığı olarak değil de iş kollarında örgütlü sendikalar ile bu iş kollarını ilgilendiren bakanlık yetkilileri ile yapılabilir.

Bütün bunlardan ayrı olarak memurların siyasi nedenlerle tayinleri çıkarılmakta, bir çok memur hiç nedensiz yöneticilikten alınıp sürgüne gönderilmekte. Memurların daha iyi hizmet verebilmesi için, yaptığı işi, görev, sorumluluk ve haklarını tam olarak anlaması için meslek içi eğitimlerin gündeme gelmesi gerekir.

ÜCRET SENDİKACILIĞI YAPILIYOR

Ama bunların hiç biri toplu görüşmelerde gündeme gelmiyor, bir kısmı gelse bile kabul edilmiyor ki sonuçta hükümet sadece “AYLARCA ÖNCE KENDİ BELİRLEDİĞİ % BİLMEM KAÇ ZAMMI” açıklıyor. NE SENDİKALARIN, NE TARAFSIZ HAKEM HEYETİNİN DEDİKLERİNİN HİÇ BİRİ KABUL EDİLMİYOR.

BÜTÜN BUNLAR YILLARCA BÖYLE İKEN TOPLU GÖRÜŞMELERE KATILMAYAN “KESK” Mİ, KATILAN “KAMU – SEN” VE “MEMUR – SEN” Mİ HAKLI, HANGİSİNE KIZMALI SİZ KARAR VERİN. 22.08.2008

Hiç yorum yok: