14 Mart 2009 Cumartesi

KENT MECLİSİ

Bütün siyasi partilerde Belediye Başkanı ve belediye meclis üyeliklerine kimin aday olacağına ne siyasi parti üyeleri ne kentte yaşayanlar karar veremiyor. Genel merkez yöneticileri hatta sadece liderler tarafından belirleniyor.

Kentte yaşayanlardan alınan paralar, devletten gelen ödenekler, alınan kredi ve borç milyon hatta milyarlarca lira harcanıyor ama kentin sorunları bitmiyor hatta daha da artıyor. Her geçen gün kentler daha da yaşanmaz hale geliyor.

Öyleyse başka bir yol bulmak lazım.

Yıkılanların yerine yapılanlar daha güzel olmalı.

Harcanan paralarla halkın daha iyi yaşayacağı, daha güzel bir kent olmalı.

Peki ne yapılabilir?

Avrupa’da gelişmiş ve sorunsuz kentlerin nasıl yönetildiğini, neler yapıldığını hep merak etmişimdir. Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yaşayanlar geldiğinde bu konuları sorarım.

Derler ki;

Orada neyin yapılacağına Belediye Başkanı karar vermez. KENT MECLİSİ karar verir. Kent meclisi, Kentin sorunlarını belirler. Belediye başkanı ve meclis bu konuları görüşür. Projeler üretir. Projeler için finansmanın nasıl ve nereden bulunacağını araştırır ve kent meclisine sunar.

Kent meclisi projeleri ve finansman kaynaklarını inceler ve hangilerinin daha uygun olacağına karar verir. Belediye kent meclisinin uygun gördüğü projeleri gerçekleştirir.

Böylece Kimsenin, kimseyi suçlaması gerekmez. Paralar çarçur olmaz. Hepsinden önemlisi kentte yaşayanlar kişisel ve örgüt temsilcileri tarafından bizzat söz ve karar sahibi oldukları için yapılanlara sahip çıkar, destek verir.

Bizde belediye başkanı ve belediye meclis adayları belirlenirken genelde kentin değişik sorunlarını çözmede bilgi ve beceri sahibi olanlardan seçilmez. Siyasi partilerin il veya ilçe başkanları veya ileri gelenleri, hatta bazen Belediye başkan adayları kentte yaşamayanlar arasından belirlenir. Son yıllarda Belediye başkan adayları belirlenirken bazı özellikler dikkate alınsa da genelde böyledir.

Özellikle belediye meclisine gösterilen adayların çoğunun kent yönetiminde bir uzmanlığı yoktur. Kent yönetimine aday gösterilenler veya seçildikleri zaman kent yönetimi ve belediyecilik konusunda hiçbir eğitim veya kursa tabi tutulmazlar.

Partiler, Belediye başkanları seçmenden oy isterken “EKİBİMİZLE GELİYORUZ” deseler de ekip falan yoktur. Belediye meclis üyelerinin çoğunluğu belediye başkanının partisindendir. Meclis ve encümende çoğunluk onlardadır. Belediye başkanı hiç birine danışmadan neler yapacağına karar verir. Meclis ve encümenden çoğunluk oyu ile hiç itirazsız onay çıkar. Bazı itirazlar olduğu zaman genelde tanıdık, eş dost veya rant paylaşımı içindir.

Öyleyse kentlerin yönetimi siyasilere ve Belediye Başkanına ve onun her isteğine evet diyen belediye meclis üyelerine bırakılamaz.

Kente nelerin nasıl yapılacağına kentte yaşayanlar karar vermelidir. Öyleyse belediye başkanı ve meclis üyeleri dışında;

Ya nelerin yapılacağına veya Belediye başkanı ve meclisi tarafından yapılmasına karar verilen işlere onay verecek bir kuruma gerek vardır.

Bu kurumda; KENT MECLİSİDİR.

Bazı belediye başkanları, “kent meclisi” ve benzer bir “danışma meclisi” kurduk, deseler de doğru değildir. Onların kurdukları meclis ya kendi yandaşlarındandır veya o meclisin ve kurulun hiçbir yaptırım gücü yoktur. Toplantılarda ne söylenirse söylensin hepsi havada veya kağıt üzerinde kalır, belediye başkanı yine bildiğini yapar. Kentte yaşayanlar kent meclisini kurmalı ve siyasi partilere ve belediye başkanına demokratik bütün yolları deneyerek bunu kabul ettirmelidir.

Peki kent meclisi kimlerden nasıl oluşmalıdır?

Kent meclisi, belediye hizmetleri, proje ve yatırımlarında bilgi, tecrübe ve uzmanlığı olan “Mühendis, mimar, hekim, mali müşavir, hukukçu, yönetici” kişilerden oluşmalıdır.

Kentteki;

Meslek odaları, sosyal amaçlı dernek, vakıf hatta resmi kurumların temsilcilerinden ve mahalle muhtarlarından, oluşmalıdır.

Kabul etmek gerekir ki; hiçbir belediye başkanı yetkilerini kısıtlayacak diye isteyerek gerçek bir kent meclisi kurmaz.

Bu meclisin kurulmasına meslek odalarının temsilcileri öncülük yapmalıdır. Siyasi partiler ve belediye başkanları bunu kabul edip birlikte çalışmaya başlayıncaya kadar oluşturulacak öncü ekip kamuoyu oluşturmalı, siyasilerin tek korkusu OY silahını kullanmalıdır.

Fakat bunu yaparken hiç kimse ve demokratik örgüt kişisel çıkar veya rant peşinde olmamalıdır.

Yasa çıkarılarak kurulan KENT MECLİSLERİ işlevlerini yerine getiremez. Tıpkı meslek odaları gibi.

Kent meclisleri gerçek SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ olarak kurulmalıdır. Gerek kurulduğunda ve gerekse çalışmaya başladığında resmi kurumlar gibi mevzuat ve bürokrasiye boğulmamalıdır. İşlevi açık, net tartışma yaratmayacak kadar sade olmalıdır.

Ayrıca çok önemli, projeler için halka sorulmalı “REFERANDUM” yapılmalıdır. (Örneğin Bergama’nın bu hale gelmesinden, pazaryeri yapılmasından önce referandum yapılmalıydı.)


Eğer bunu başaramazsak daha uzun yıllar hem bizim, hem kentimiz için birilerinin bir şeyler yapmasını çok bekleriz.

Her beş yılda biri gelir aklına göre bir şeyler yapar. Kimse beğenmez. Bir daha seçilemez.

Yeni seçilen onun yaptıklarını yıkar bozar o da kendi aklına göre bir şeyler yapar.

YIKA YAPA YILLAR GEÇER. BİZİM VE KENTİN SORUNLAR HEP BİRAZ DAHA ARTAR.

Kent daha yaşanmaz hale gelir. Bizim paralarımız, kredi ve borç alınan paralarda sokağa atılmış yani heba olur. 01.03.2009

Hiç yorum yok: