14 Mart 2009 Cumartesi

YURTTAŞLIK DERSİ

Bizim zamanımızda ortaokulda haftada bir gün YUTTAŞLIK DERSİ vardı. Bu derste bize bir ülke yurttaşının en başta gelen görevlerinin “ASKERLİK YAPMAK, VERGİ ve OY VERMEK” olduğu öğretilirdi.

Askerlik yapacaksın, çünkü;

“Bu gün savaş olmayabilir, yurtta ve dünyada barışı savunuyoruz ama ileride bir savaş çıkacak olursa hazırlıklı olmalıyız. Askerlik ve vatan savunmasını öğrenmeliyiz.”

Vergi vermeliyiz, çünkü;

Verilen vergilerle devletimiz okul, hastane, yol, fabrikalar yapar. Ülkenin kalkınıp gelişmesi için gerekli işleri yapar. Vergimizi düzenli verirsek, devletimiz o kadar çok kalkınır zenginleşir ve bizde refah toplumu oluruz.”

Her seçimde oy vermeliyiz, çünkü;

Demokrasi ile yönetiliyoruz. Bizler yurttaş olarak bizi yönetmeleri için temsilcilerimizi seçiyoruz. Eğer oy kullanmaya gitmezsek demokrasi ve halkın TBMM de temsil edilmesi tam olarak sağlanmamış olur.” Diye öğretildi.

Şimdi de böyle mi?

Askerlik;

Günümüzde bazı kişiler sağlam oldukları halde askerlik yapmamak için sahte çürük raporu almıyor mu? Birçok kişi “BEDELLİ ASKERLİK” yasası çıkarmaya uğraşmıyor mu?

Vergi vermek;

Ülkemiz ekonomisinin yarısı “KAYIT DIŞI” denilmiyor mu?

Eğer memur, işçi isen vergin daha eline geçmeden kesiliyor. Eğer küçük esnaf veya sanatkarsan, vergi mükellefi olmak zorundasın. 3 kuruş bile kazansan vergi isterler. Ama bir çok büyük sermaye ve iş sahibi vergi ya hiç vermez veya yıllarca biriktirir, sonunda faizlere af ödemeye uzun vadeli taksitler gelir öyle öderler.

Oy vermeye gelince;

Her seçimde seçmenlerin en az % 15 şi oy kullanmaz. Oyların % 10 u geçersiz çıkar. Böyle olunca toplam seçmenin % 30 unu alan partinin oyu % 40 hatta 50 çıkar.

Bu gün ülkemizde demokrasimiz gelişemiyor. Ülkemiz kalkınamıyor. YOKSULLUK, İŞSİZLİK ve YOLSUZLUK sona ermiyor hatta artıyor.

Zenginler, tuzu kurular, gemisini yüzdürenler, bu düzenden memnun olan, her geçen gün daha zengin olan iş adamı, büyük toprak sahipleri, siyasetçiler, bu gidişten hiç şikayetçi değiller hatta çok memnunlar.

Ama her geçen gün daha yoksul olan, durumu daha kötüleşen, işçi, memur, küçük esnaf ve sanatkar, az topraklı ve topraksız köylü – çiftçi ise şaşkın, geleceğinden umutsuz, ne yapacağını bilemez durumda.

Az da olsa bir ücret alarak çalıştığı, sosyal güvencesi olmadığı halde bir işi varken daha kriz bile gündemde değilken işsiz kalan, kişilere 29 mart yerel seçimlerinde, “BAŞKA ALTERNATİF Mİ VAR? SEN YİNE İKTİDAR PARTİSİNE OY VER” diyorlar.

Bundan 1,5 yıl önce 2007 seçimlerinde seçmenler bu sözlere inandı. “DURUMUM DAHA KÖTÜ OLUR DİYE” iktidar partisi AK PARTİYE oy verdi.

Peki ne oldu?

Ak Parti verdiği sözleri tuttu mu? Oyu daha da artınca kimseyi dinlemez olmadı mı?

Ben milletten yetki aldım her şeyi yaparım, bana kimse karışamaz demeye başlamadı mı? YSK kararlarını bile umursuyor mu? Suçu hep başkasına atmıyor mu? Başta muhalefet partileri CHP ve MHP ve medyayı suçluyor.

Halbuki iktidar partisi kendi medyasını oluşturmadı mı? Devletin TRT kanalları hep onun propagandasını yapmıyor mu? Kendi istedikleri yasalar, kararlar olunca hiç engel tanıyor mu? Muhalefet partileri ne yaparsa, ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın “TBMM deki çoğunluğu ile” istediği yasaları çıkarmıyor mu? İstediklerini yapmıyor mu? Yaptıklarından veya yaptırdıklarından yasal olmasa da hesap sorulabiliyor mu?

Ama iş vatandaşın istediklerine gelince suçlu belli “MUHALEFET ve MEDYA.”

Öyleyse 29 mart yerel seçimlerinde sandığa muhakkak gitmeliyiz. Ancak iktidar partisine oy vermek için değil. Ona ders vermek için.

Meclisteki partilere de güvenmiyor, inanmıyorsak, hiç iddiası olmayan başka bir partiye de olsa oy vermek için. Böylece iktidar partisinin oy oranı hak ettiğinden fazla olmasın.

İktidar partisinin kafasına dank etsin ki “SEÇMENİ ARTIK KANDIRAMIYORUM, ONUN SESİNE KULAK VERMEZSEM BİR DAHAKİ SEÇİMDE BANA HİÇ OY VERMEZ” diye korksun.

Fakirin, fukaranın, gurabanın artık sadaka ile kandırılamayacağını anlasın.

Hep “BİR BENLE NE OLUR?” demiyor muyuz? “DAMLAYA, DAMLAYA GÖL OLUR” demiş atalarımız.

İşte fırsat.

YOKLUKTAN, YOKSULLUKTAN, İŞSİZLİKTEN, YOLSUZLUKTAN yakınıyorsak,

Kendimizin, çoluk - çocuğumuzun geleceğinden kaygı duyuyorsak,

29 mart 2009 seçimlerinde sandığa gidip muhalefet partilerinden birine,

Eğer “TBMM DE TEMSİLCİSİ BULUNAN MUHALEFET PARTİLERİNE DE GÜVENMİYORUM” diyorsak,

Seçime katılan “HİÇ KAZANMA ŞANSLARI OLMASA BİLE” her hangi bir partiye oy vermeliyiz.

Bunu yapmalıyız ki bu günkü iktidar partisi de, bundan sonra iktidar olmak için bizden oy isteyecek partiler de “YETKİNİN KENDİLERİNDE DEĞİL, BİZDE OLDUĞUNU” görsünler.

Anlasınlar ki “ASİL BİZ İSEK YETKİYİ KİME VERECEĞİMİZE ANCAK BİZ KARAR VERİRİZ.”

Bizim oyumuzu alıp, “KENDİLERİ, ÇOLUK ÇOCUKLARINI ZENGİN YAPIP, BİZİ BİR KİLO BULGURA, 10 TORBA KÖMÜRE MAHKUM EDEMEZLER.”

Eğer asil biz isek, eğer vekaleti biz veriyorsak, geri almayı da biliriz.

Bunu yapmaz isek, bizimde, çocuklarımızın, torunlarımızın da durumu bu günkünden çok daha kötü olacak. 07.03.2009

Hiç yorum yok: